IMF eski Türkiye temsilcisi Odd per Brekk, yeni program için “Hükümetin yeni orta vadeli ekonomik programı, piyasa beklentilerine rehberlik etmeli, faiz oranlarının düşmesine ve hükümetin borç pozisyonu üzerindeki kaygıların azaltılmasına yardımcı olmalı” diyor. Ve faiz dışı fazla hedefini başarı olarak yorumluyor…
IMF, ekonomik istikrarı yalnızca mali sektörle sınırlı görüyor… Reel kesimi dikkate almıyor… Türkiye’deki IMF’ciler de çözümü finans sektörünü özellikle de bankacılığı, yeniden yapılandırma ile sınırlı görüyorlar…
Yalnızca finans kesimine yönelik, iç borçları çevirmeye ve “faiz dışı fazla” hedefini öncelik veren bir program ne kadar başarılı olur?
Aslında eğer IMF işin içindeyse yeni programı da bugünkü programdan farklı program olmayacaktır… Örneğin, istihdam öncelikli üretime ağırlık veren bir strateji yine uygulanmayacaktır… Bir işsizlik hedefi olmayacaktır. Ayrıca bu program bozuk gelir dağılımını bölgeler arası dengesizliği azaltmayı hedef alan bu program olmayacaktır…
Bugünkü programın devamı ise, şimdi ortaya çıkan riskleri daha çok artıracaktır… Bu riskler, başta kur riski, iç ve dış borçları sürdürme riski, sosyal sorunlar, gelir dağılımı gibi risklendi. Bu riskler içerisinde kur riski öncelikli bir sorundur. Kur riskinin olumsuz sonuçları bu sene daha bariz bir şekilde ortaya çıkmaya başladı.
Mayıs ayı dış ticaret açığı 3.2 milyar dolar oldu… Ocak-Mayıs, 5 aylık dış ticaret açığı 19.5 milyar dolara ulaştı. Böyle giderse, ki kurlar düşük kaldığı sürece ve hatta artsa bile gidecektir. Yıl sonu dış ticaret açığı, 40 milyar doları geçer.
Dış ticaret açığını turizm gelirleri ve, işçi dövizleri de kapatmaya yetmiyor… Bu yüzden dış işlemler cari açığı da ilk 3 ayda 6.9 milyar dolar oldu. Bu açıklara karşın 2003 yılında Türkiye’ye giren net uzun vadeli yabancı sermaye yatırımı eksi 27 milyon dolar oldu… 2004 yılının ilk çeyreğinde ise yalnızca 180 milyon dolar oldu…
“IMF’ciler ekonomi iyi gidiyor” diye pompalarken, yabancı sermaye neden gelmiyor? Hatta 2003’te neden birdenbire kesildi? Kimse bu hesabı yapmıyor… Ancak nedeni kur riskidir… Yabancı sermaye bu riski herkesten daha iyi hesaplıyor.
Eğer uzun vadeli yabancı sermaye girişi olsaydı, cari açık bugünkü kadar sorun olmazdı… Yabancı yatırım sermayesi girmediği için cari açık, dış borç ve kısa vadeli sermaye girişiyle kapatılıyor… Her ikiside yeni riskler yaratıyor.
Yeni programda dalgalı kur rejiminin devam edeceği ifade ediliyor… Ancak Türkiye’de Merkez Bankası ve hazine kurlara dolaylı müdahale ederek, sistemi çalıştırmadı… Örneğin Merkez Bankası, kurlar artınca müdahale ediyor… Düşünce etmiyor… Türk Lirası gecelik faizleri yüksek tutuyor… Bu nedenle yeni programda kur rejimi de değişmeli… Kura müdahale kalkmalıdır.