818 Milyar TL Zarar, Nedir? Ne Değildir?

Kur korumalı mevduat şimdiden Türkiye İktisat tarihine kara bir leke olarak geçti. Bu karara hem yönetenlerin yüzeysel iktisat bilgisi hem de faiz nas ideolojik takıntı yol açtı.

1- Kur korumalı mevduatın yasal alt yapısı

“Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ve Katılma Hesapları, yaşanan kur şoku nedeni ile 21.12.2021 tarihinde Hazine ve maliye bakanı kararıyla açıldı. Kararda, Faiz kur artışı arasındaki fark, hazine tarafından ödenecek denildi.

2023 Temmuz ayında Kur Korumalı Mevduata Hazine tarafından yapılan kur artışı -faiz farkı kadar ödeme, 2023 Temmuz ayında kanunla Merkez Bankasına devredildi.

Buna ek olarak, KKM uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi yetkisinin de Merkez Bankası’na devredilmesi teklifi yer aldı.

2- Merkez Bankası 2023 yılında 818 milyar TL zarar yazdı.

Merkez Bankası 2023 yılında 818.2 milyar TL zarar açıkladı. Zarar ağırlıklı olarak Kur Korumalı Mevduat hesaplarına yapılan nakit transferinden kaynaklandı.

Merkez Bankası geçmiş yıllarda kar ediyordu. 2021’de 57.5 milyar TL, 2022’de ise 72 milyar TL kar etmişti. Bu karlar tartışmalı da olsa Hazineye aktarılmıştı.

Merkez Bankasının zarar etmesi, hazine nakit dengesinin bozulmasına neden olur.

3- Kanunla Merkez Bankasına kur farkı ödetmek doğru mudur?

Hükümetin kendi yanlışı nedeniyle ortaya çıkan zararı, bir kanunla Merkez Bankasına devretmesi toplumsal maliyet açısından değişmez. Ancak bağımsız olması gereken MB’na siyasi müdahaledir. Bu yolla siyasiler kendi hatalarını Bağımsız ve Milli Bankaya aktararak, bankanın güven kaybına neden olmuşlardır.

Kur artışları ilave parasal genişleme yaratmış ve MB para politikası yoluyla enflasyonu kontrol edememiştir. Enflasyonda kur korumalı mevduatın payı yüksektir.

Dahası Merkez Bankası kanunu Merkez Bankasına Milli parayı koruma görevi vermiştir. Bu durumda MB TL’yi nasıl koruyabilir.

4- Hükümetin ve MB‘nın kur politikası

Dalgalı kur sistemi ve serbest kambiyo rejiminde, Merkez Bankaları, ekonomik istikrarı bozacak kadar aşırı kur hareketleri varsa, döviz alım ve satım işlemleri ile kura müdahale eder.

MB yasasında da Bankanın bu görevi; ‘’ Hükümetle birlikte Türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak ve yabancı paralar ile altın karşısındaki muadeletini tespit etmeye yönelik kur rejimini belirlemek, Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesi için döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım ve satımı ile dövizlerin Türk lirası ile değişimi ve diğer türev işlemlerini yapmak,’’ şeklinde sayılıyor.

Kur korumalı mevduata MB’nın nakit para aktarması ilk bakışta bu mevzuata göre doğru görünüyor. Ama aslında Hükümet ve banka, kanunun arkasından dolandı. Çünkü hiçbir kanun ekonomik istikrarı bozmak ve sosyal maliyet getirmek için bir neden olamaz. Kaldı ki halk hükümete devlet yönetimini, basiretli yönetsin diye emanet etmiştir.

Merkez bankası Kur hedefine ulaşmak için önlem alır ve fakat bu önlemler sosyal maliyet yaratıyorsa, toplumun sahip olduğu kaynakları kur korumalı mevduata aktarmak yoluyla kişilere kaynak aktarıyorsa, haksız zenginleşmeye neden oluyorsa bu bir anayasal suçtur.

Üstelik Merkez Bankası bu kaynakları para basmak yoluyla yaptı. Dahası Merkez Bankaları görevinde kişilere kaynak aktarmak görevi yoktur.

5- Doğru yol varken, Hükümet neden yanlış yollardan gitti?

2018 yılında Türkiye kur şoku yaşadı. Ekim 2018 de TÜFE yüzde 25 oldu. Dolar kuru 6,5 liraya yükseldi. MB gösterge faizini yüzde 24’e çıkardı. Ertesi yıl Eylül ayında dolar 5,5 liraya geriledi, TÜFE de yüzde 9’a düştü.

Böyle bir tecrübe yaşayan bir hükümet, 2021 kur şokunda da reel faize geçseydi, Türkiye de istikrar bu kadar bozulmazdı ve Türkiye de bu sosyal maliyete katlanmazdı.

Neden geçmedi? Çünkü ideolojiyi, siyasi popülizmi önde tutarak faiz nas dedi ve faizleri tersine düşürdü. Kriz ve Kur korumalı mevduat gibi sorunlara neden oldu.

Dahası, bu yolun yanlış olduğunu söyleyen iktisatçıları sayın Erdoğan dış güçlerin adamı olarak görmüş ve 15 Ağustos 2022’de şöyle konuşmuştu;

Kur garantili milli paradan bahsediyoruz ama bunu hazmedemiyorlar. İktisatçıların bazıları sahiplerine yaranmak için programımızı kötülerken, bir kısmı cehaletleri sebebiyle bize kör düşmanlık yapıyor.”

Şimdi ekonomi yönetimi ve MB bu kadar tahribattan kur korumalı mevduatı kaldırmak istiyor.

İktisadın sustuğu yerde söylenecek tek söz var; Allah bizi yönetenlere akıl fikir versin.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir