Küreselleşmenin iki önemli maliyetini yaşıyoruz..
1)Paramızın aşırı değerlenmesi nedeniyle rekabet gücümüz kayboldu. Bu yüzden Toplam olarak son beş yılda 200 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığı verdik. Bu açığın bir kısmı turizm ve diğer döviz kazançlarımızla kapatıldı. Geriye daha 110 milyar dolar civarında dış cari açığa katlandık. Bu günkü kısa vadeli ve ithalatı dayalı politikalar devam ettiği sürece cari açığımız daha çok artacaktır.
2) Piyasa ekonomisini yanlış algıladık. Piyasa ekonomisini devletin dışlanması olarak uyguladık. Oysaki , ‘’Devletin ekonomideki payını düşürmekle, devletin etkinliğini düşürmek farklıdır. Devletin hantal yapısından kurtulmak için ekonomideki payını azaltmak , devletin gücünü artırabilir. Devletin daha dinamik ve daha güçlü olması için , aşırı yüklerden kurtulmuş olması gerekir.
Özel sektörün yapacağı işlerle , devletin yapacakları arasında sınırı gösteren , devletin tüm toplumu ilgilendiren kamu’nun tümüne fayda sağlayan veya çoğu faydası topluma giden , yani kamusal ve yarı kamusal mal ve hizmet üretmektir.
Özelleştirme bu çizgiden çıktı. Neredeyse eğitim ve sağlık bile tamamıyla özel sektöre devredilecek.
Oysaki , piyasa ekonomisi , kaynakların etkin dağılımını ve piyasanın işlemesini tek başına yapamıyor.
PİYASA DÜZENİ BOZULDU
Bu nedenle Türkiye de Piyasada oligopol yapı oluştu.Bazı sektörlerde piyasaya birkaç firma hakimdir.
Reel sektörle – finans sektörü arasındaki denge bozuldu. Finans sektörü balon yaptı.
Dünyada , ekonomilerde kırılganlığın artması bir sorun yaratacak. Türkiye bira an önce uyanmalı ve devleti yeniden güçlendirmelidir.
Öte yandan devletin güçlenmesi aksak rekabet , haksız rekabet ve altyapı eksikliği gibi sorunları da çözerek piyasa ekonominsin önünü açacaktır.
Olası bir dış şokta , en kırılgan ekonomiye sahip Türkiye herkesten daha çok zarar görecektir. Bu nedenle şimdiden yapısal çözümlere girmek zorundayız. Reel sektörü ön plana çıkarmalıyız.
YAPISAL ÇÖÜZMLERE GİTMELİYİZ
Yapısal çözümler için :
- Reel sektörü ön plana çıkarılması planlanırsa , bu aynı zamanda yatırımlar için psikolojik ortam yaratır.
- Karlılık oranını faizlerle rekabet edecek düzeye çıkarmak gerekir. Bu da , yatırım teşvikleriyle mümkün olur. Örneğin devlet ciddi ve istihdam yaratacak olan yeni yatırımlar için uzun vadeli arsa satışı veya arsa tahsisi yapabilir.
- Haksız rekabet yaratarak , yatırımları engelleyen kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırmalıyız. Yüzde 42 oranında istihdam yükü altında kimse yatırım yapmaz.
- Sermaye piyasasında, yerli sermayeye kısa vadeli yabancı sermayeye karşısında rekabet imkanı vermeliyiz.
- Finansman sorunu için KOBİ’lerin ağırlıklı olduğu yörelerde KOBİ borsaları kurulmalıdır. Bu yörelerde halk mevcut KOBİ’leri yakından tanıdığı için , güven duyduklarının hisse senedinin ve tahvilin almakta daha rahat davranacaktır.
- Ekonomide planlamayı öne çıkarmalıyız.
- Devleti yeniden yapılandırmalıyız. Borç idaresini hazineden alıp, kurulacak yeni bir ‘’Borç idaresi kurumu’’na vermeliyiz. Zira borç anaparaları bütçe dışında olduğu için , hazine borçlanmayı keyfi olarak kullanabiliyor.
- Faiz dışı fazla yerine ‘’ en az bütçe açığı ‘’ nı hedef alan daha etkin bütçeleme sistemine geçmeliyiz.
- Dalgalı kur sistemi kaldırılmalı … Yerien kontrollü kur sistemi geçirilmelidir.