İŞSİZLER NEDEN LOBİ OLUŞTURMUYOR?

Türkiye Lobiler cenneti… İş adamlarının birçok derneği var… İşçilerin sendikaları var… Azınlıkların ve hatta yabancıların okul olarak, dernek olarak Lobisi var. İnanç Lobileri var. Tarikatlar da bir Lobidir. Üniversite Lobileri var.

 

 

 

Boğaziçi ve Galatasaray gibi Üniversitelere aşırı talebin bir nedeni de bu nedenledir.  Çiftçilerin Lobisi var. Meslek Lobileri var… Bir tek işsizlerin Lobisi yok. İşsizlerin sesi kısık çıkıyor… Hatta hiç çıkmıyor.

 

Aslında, fiili işsizlik oranı yüzde 18 ile yüzde 20 arasındadır. Yani her beş kişiden bir kişi işsizdir. Birçok partinin aldığı oy yüzdesinden daha yüksektir.  

 

Bir kısım işsizler, zaten iş bulmaktan umudunu kesmiştir. Bunlar “nasıl olsa iş bulamayız” diye tamamıyla umutlarını kesmişler.  Bir kısım işsizler, eş-dost vasıtası ile iş arıyor. TÜİK, fiilen işsiz olan bu insanları iş aramadıkları için işsiz kabul etmiyor. Fiilen işsiz olan ve fakat resmen işsiz kabul edilmeyenlerin sayısı iki milyon ile iki buçuk milyon arasındadır. Ortalama üç milyon da TÜİK’in kabul ettiği işsiz var.

 

Siyasi partiler, işsizliğin çözümünde acele etmiyor. Hatta Başbakan yardımcısı, seçimden önce işsizliği yüzde on un altına düşürmek zor diyerek, işsizliğin devam edeceğini ilan etti.

 

Siyasi partiler, bu seçimde para ve malzeme dağıtma yarışına girdi. Buna karşılık işsize iş yaratma konusunda açık bir politika ve elle tutulur bir proje ortaya koyan olmadı.

 

Ortalama işsizlik platosu, her üç- beş yılda bir daha da yükseliyor. Örneğin TÜİK’in ilan ettiği ortalama işsizlik oranları, 2000 öncesinde yüzde 7 iken, bu gün 5.5 puan artarak ortalama yüzde 12.5’e yükseldi. Aşağıdaki tabloda, 1988 ile 2011 ilk çeyreğine kadar ortalama işsizlik oranları yer almıştır.

 

Ortalama İşsizlik Oranları

Yıllar

Ortalama Oran (Yüzde)

1988-1994

8,4

1995-2000

7

2001-2008

10,7

2009-2011

12,5

 

 

AKP,  iktidarının önünde üç önemli ekonomik sorundan, birisi cari açık, birisi sosyal güvenlik açıkları ve birisi de işsizliktir. Bu üç sorun da 2001 yılından bu güne kadar uygulanan ve temeli IMF programına dayanan kısa vadeli politikalardır.

 

 Bu politikalar sonucu, sıcak para girişi hızlandı, kur düştü, ithalat ucuzladı, enflasyon tek haneye indi… Ancak aynı zamanda da iç üretim düştü… Çalışanlar sayısı azaldı. İthalat artışı ile başka ülkelerde istihdam yarattık.

 

İstihdam üstündeki vergi ve prim yükleri de beş puan kadar indirildi. Ancak yine de Avrupa Birliği ortalamasından ve OECD ortalamasından daha yüksektir. Bu nedenle de, özel sektör daha az işçi çalıştırmak için emek yoğun yerine sermaye yoğun üretim tekniği kullanıyor.

 

Şimdi, AKP kur politikasını değiştirmeyeceğim diyor… Bu demektir ki Türkiye yine rekabet edemeyecek. Yine ithalata bağımlı bir büyüme yaşanacak. Yine işsizlik devam edecek… Ancak nereye kadar? Zira yukarıda ifade ettiğim bu üç sorun, sürdürülemez niteliktedir.

 

İşsizliğin sürdürülmesi toplumsal barışı bozuyor. Anarşi ve terör için zemin yaratıyor.

 

Bu defa AKP’nin yeniden iktidar olmasında, işsizlerinde bir mesajı saklıdır… Bu mesaj “İşsizler bizi sen işsiz bıraktın, çözümü de sen bul” şeklindedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir