SICAK PARA VE FIRSATÇI SERMAYE

Dünyada her şey denge ütüne kuruludur… Adı üstünde dengesizlik yanlıştır… Her yanlışında bir maliyeti vardır.

Ekonomide göstergeler hiçbir zaman yüzde 100 denge halinde değildir… Örneğin, işsizlik  oranı hiçbir zaman sıfır olmaz… Geçici iş bırakanlar, iş  değiştirenler olur… Bu nedenle, tam istihdam halinde de,  yüzde 3 dolayında bir işsizlik oranı olacaktır. 

Şimdilerde Ekonomide Döviz  gelir-gider dengesizliği (cari açık) korkutan boyutlara yükseldi. Öteden beri cari açık sorun olamaya devam ediyor… Ancak bu defa ki cari açığın hem kendisi bir sorun, (geçen sene GSMH’nın yüzde 5’ini geçti… Bu sene yüzde 7’sine çıkıyor…) hem de finansmanı sıcak para ve dış borçla yapıldığı için bir sorun…

Sıcak para kısa vadeli işlemler için Türkiye’ye giren ve girdiği gibi çıkan kısa vadeli yabancı sermayeye deniliyor…

Sıcak para üç şekilde geliyor…

–       Portföy yatırımları, Borsa‘dan menkul kıymet almaya gelen… Devlet iç borçlanma senetleri almaya gelen sermaye.

–       Kısa vadeli sermaye, Türkiye‘de yerleşik bankalar veya özel kesimin aldıkları Kısa vadeli dış krediler ile yine gelen kısa vadeli mevduat.

–       Kaynağı belirsiz olan ve ödemeler bilançosunda net hata ve noksan  şeklinde yer alan döviz girişi.

Sıcak para, faizler yüksek ve kurlar düşük olduğu için, başka bir ifade ile faiz-kur makasının açılmış olması nedeniyle geliyor… Spekülatif karlar elde ederek gidiyor… Örneğin geçen sene bir yılda  Borsadan yüzde elli dolayında reel gelir sağladı. kazandı.

Sıcak para’yı Tobin vergisi gibi vergilerle engellenmez… Tersine sıcak paraya vergi koyarsanız faizlere yansır… Doğru çözüm kurları tedrici artırıp, faiz-kur makasını kapatmaktır…

Cari açığı sıcak parayla kapatan ülkelere, uzun vadeli ciddi yatırım sermayesi gitmez. Çünkü, sıcak para kırılganlık demektir. Risk demektir. Yerine  fırsatçı sermaye  gider.

Fırsatçı sermaye, elini taşın altına koymaktan çekinen, spekülatif gelir  peşinde olan… Ve Tekel firmaları almayı tercih eden yabancı sermayedir.

Türkiye’de, hazır Enerji, Demirçelik, telekominikasyon ve süpermarketler için gelen yabancı sermaye bu türdendir…

Başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener’in gelmesin Başbakanın da  Dünya devleri gelsin dediği devler işte bu tür sermayedir…

Zaten, bu gibi  yabancı sermayenin getirip, götürdüğüne bakarsak sonucu anlarız… 1984’ten bugüne kadar gelen yabancı sermayenin kar transferi, giren sermayenin üçte biri olmuş… AKP iktidarında ise 3 yılda söz konusu  kar  transferi yüzde 77.8’e çıkmış.

Özetle, cari açık bir risktir… Kan kaybıdır… Sıcak para ilave bir risktir… Fırsatçı sermaye de işin tuzu biberidir…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir