İstanbul Sanayi Odası (İSO)’nın anketinden çıkan sonuç: ”Ekonomide yavaşlama sürecek” şeklinde oldu.
Ankete katılanlardan ,üretimin azalacağını bildiren ve Yurt içi satışlarda azalma var diyen şirket sayısı artış var.. Ayrıca Karşılıksız çek ve senetlerde de artış var.
Aslında bu gelişmeler durgunluk yönünde birer uyarıdır.Ancak bazı işaretler gelecekte durgunluk riskinin daha da yüksek olduğunu göstermektedir.
1) Sabit Sermaye yatırımları yetersizdir…
İSO’nun anketinde şirketlerin yalnızca yüzde 17.8’i yeni yatırım yapmış. Yani yüzde 82’si yeni yatırıma girmemiş.
Aslında, krizden bu güne sabit sermaye yatırımlarında artış olmadı. Sabit sermaye yatırımlarının GSMH’ye oranı, kriz öncesi ortalama yüzde 24 iken, 2001 sonrası, yüzde 17-18’e geriledi. 2004 ve 2005 yıllarında da aynı düzeyde devam ediyor.
Özellikle son 3 yıldır. Türkiye’de kimse yeni yatırım yapmıyor. İki nedeni var. Birisi cari açık nedeniyle piyasa çok kırılgan… İkincisi ise döviz kurları çok düşük… İthalat ucuz… Ara mal ve hammadde ithalat fiyatı, içeride üretmekten daha ucuza geliyor.
Yetersiz yatırım, gelecekteki üretimin düşmesine ve durgunluğun artmasına neden olacaktır.
2) Reel faizler yüksektir.
Merkez Bankası Enflasyon riski var diyerek kısa vadeli faizleri indirmedi… Hedef enflasyona göre ortalama reel faiz yüzde 11-2 dolayındadır. Yüksek faiz, tüketimin kısılmasına, tasarrufun artmasına imkan sağlıyor. Ancak yatırımları da engelliyor.
Ticaret hacmini sınırlıyor.
3) Talep Yetersizliği…
Dış talepte azalma var… ABD ve Avrupa’da büyüme oranları düşüyor. İhracatımızda artış hızı yavaşladı…
İç talepte de gerileme var. 2004 yılının son çeyreğinde GSMH’ye oran yüzde 4’ün altına inen “özel nihai tüketim harcamaları” 2005’te de aynı oranda devam etti. Talep yetersizliği, üretimin önünde en önemli engeldir.
Kamu harcamalarının ve özellikle kamu yatırımlarının daralması da talebin daralmasına neden oluyor.
4) Petrol fiyatlarındaki artış…
Petrol fiyatları 64 dolara yükseldi… Petrol tüm ekonomiye girdi olmaktadır… Petrol fiyatının artması üretim maliyetlerini artırmaktadır… Yeterli talep olmadığı için, maliyetlerin fiyatlara yansıtılması mümkün olmuyor… Bu durumda üretimi ve yatırımı engelliyor.
5) Devalüasyon riski…
En önemli risk devalüasyon riskidir… Önceki gün ilk 7 aylık cari açık, 13.7 milyar dolara yükseldi. Lira son 25 yılın en yüksek değerine ulaştı. Sıcak para, 40 milyar doları geçti. Toplumda devalüasyon beklentisi oluştu…
Kurlardaki artış, hammadde ve aramalı ithalatını azaltır. Bu azalma üretime ve ihracat için üretime yansır.
Üretim artış hızında ve büyüme oranındaki düşme de zaten Türkiye’nin henüz zig-zag’lı büyümeden kurtulamadığını göstermektedir.