Laik demokratik cumhuriyet, kılık-kıyafet devrimi, harf devrimi Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, Türkiye de ‘’Pozitif toplumsal dönüşüm‘’ sağlandı. Ne var ki pozitif dönüşüm süreci son yarım yüzyıldır tersine dönüştürülmek isteniyor.
Aslında Kurtuluş savaşından beri çok önemli devrimleri içinde taşıyan bu pozitif dönüşümün karşısında olanlar sinsice ve planlı bir şekilde çalıştı. Devrime karşı gizli bir ‘’negatif toplumsal dönüşüm‘’ programı yürütüldü. Bu dönüşümü her gün gıdım gıdım yaşadık… Yaşıyoruz.
Maalesef toplumsal dönüşüm çok uzun zaman içinde gerçekleştiği için büyük çoğunluğumuz olanların farkında değiliz.
Şimdi seçimlerden sonra gerek siyasi iktidar ve gerekse bu negatif toplumsal değişim programını destekleyenler, daha yüksek sesle konuşmaya başladılar.
Negatif toplumsal dönüşümü planlayanlar, sosyal olayların uzun dönem gerektirdiğinin farkındadır… Bunun içindir ki Başbakan o zamanki Meclis başkanının acelesine ‘’sabredin 10-15 yıl sonra herkes kendiliğinden aynı çizgiye gelecektir‘’ şeklinde bir söz söyledi.
KİM YAPIYOR?
Negatif Toplumsal programını kim yapıyor?
Kimler destekliyor ? Neden destekliyor?
1)Tekrar söylemek gerekir ki, bu negatif toplumsal dönüşüm planlı- programlı bir şekilde yapılıyor. Kurtuluş savaşına karşı çıkan birçok tarikat ve irticai çevreler bu dönüşümü bir karşı devrim olarak niteliyorlar.
Söz konusu çevrelere de son yarım yüzyıldır, tüm siyasi partiler ve liderler taviz verdi. 1980 ihtilalinde özellikle Kenan Evren taviz verdi. Maalesef Karşı devrim bu taviz ortamında yeşerdi.
2) Ortadoğu ile ilgili bu günkü coğrafyadan farklı bir projesi olan ABD ‘nin de söz konusu negatif dönüşüme destek verdiği anlaşılıyor. Daha önceki yıl ABD silahlı kuvvetler dergisinde, orta doğuda sınırların yeniden çizilmesi gerektiğini savunan bir yazı da yayınlanmıştı.
Fetullah Gülen’i barındırması ve koruması, PKK terörünü Türkiye ye karşı bir koz olarak kullanması, ABD’nin Türkiye’yi nasıl bir ülke olarak görmek istediğini ortaya koymaktadır.
ABD orta doğu petrolüne hakim olmak için, aynı bölgede kuvvetli bir devlet istemiyor. Soroz vakfı ve benzeri vakıfların parasal imkan ayırdığı anlaşılıyor.
AB VE SUUDİLER DE VAR
3) Türkiye’den kurtulmak isteyen bazı AB ülkeleri ve AB’ de faaliyet gösteren bazı kuruluşlarda yine hem teröre ve hem de bu karşı devrim planlarına her türlü desteği veriyorlar. Bir takım şer odaklarını ve irtica hareketlerini himaye ediyorlar.
Bunlardan çoğu Türkiye’yi geçmişten gelen kinle istemiyorlar. Ermeni Lobisi ve Ermeni oyları da bu yolda bir etken oluyor.
4 ) Vehhabiler öteden beri hilafetin peşindedir. Kendilerini islamın lideri olarak görmektedirler. Vehhabi geleneklerini islam dünyasına enjekte etmeye çalışmaktadırlar.
NASIL YAPIYORLAR…
Sinsice işleyen negatif toplumsal dönüşüm programı, Cumhuriyet değerlerini yıpratmak, basını dejenere etmek, ulusal kurumları yıpratmak şeklinde devam ediyor.
1) Laik – Cumhuriyet değerleri tahrip ediliyor.
İkinci Cumhuriyetçiler buna bir örnektir. Kılık kıyafet ve Türbanı siyasi bir simge olarak kullanmak bir başka örnektir. Eğitim sistemini, imam- hatip eksenli bir sisteme çevirmek gayreti bir örnektir. Yakın zamanda yaşanan bir örnekte, Amasyada yaşları 15- 16 olan 4 alevi kızının baskı görerek okul değiştirmesidir.
2) Atatürkü ikinci plana atılmak isteniyor.
Bu konuda en son örnek, 10 kasım gününde Suudi kralını davet etmek ve kralın kendi inancını öne sürerek Anıt Kabire gitmemiş olmasıdır. Bu konuda Türkiye de ortaya çıkan tepkilere karşı da Suudi Arabistan’ın Türkiye Büyük elçisi Muhammed el Hüseyni, ‘’Kralın 10 Kasım gününde gelmesini siz istediniz‘’ diye açıklama yaptı.
3) Halkın orduya olan güveni zedelenmek isteniyor.
AKP ‘nin Avrupa Birliğine, Kıbrıs dahil her türlü tavizi vermelerinin altında askeri ikinci plana taşımak hedefi de var. Başbakanın, her konuda askerlerden farklı yorum yapmasının altında da yine ayni hedef var. Şimdi Sivil Anayasa derken de, zımnen mevcut anayasayı yapanları kötüleme var. Askeri şuralarda irticai faaliyette bulunanların askerlikten çıkarılmasına Abdullah Gül ve Tayip Erdoğan hep muhalefet şerhi vermiştir.
CHP KUŞATMA ALTINDA
4) CHP ve Genel Başkan Deniz Baykal, pozitif devrimin tek misyoneri olarak kalmıştır. Deniz Baykal Laik – demokratik cumhuriyetin korunması, pozitif toplumsal dönüşümün devamı konusunda özel bir misyon sahibidir. Toplum Deniz Baykalı, CHP genel başkanı olmasının ötesinde bu misyonun Türkiye lideri olarak görmektedir.
Negatif dönüşüm programını yürütenler bunun içindir ki sürekli CHP içinde bir takım guruplar yaratıyorlar. Bu gurupların hiçbir misyonu olmadıkları açıktır. Ayrıca harcamalarına ve yöntemlerine bakarak, parti içi muhalefete benzemediklerini görmekte mümkündür.