İstihdam Sorunu Nasıl Çözülür?

İstihdam oranı, bir ülkede çalışmaya elverişli olan nüfusun ne kadarının istihdama katıldığını gösterir. Bir ülkede çalışanların oranı ne kadar yüksek olursa, ülkenin gelir yaratması ve refah düzeyi de o kadar yüksek olur.

1- TÜİK’in açıkladığı Şubat ayında istihdam oranı yüzde 48,7 oldu. Yıllık bazda 2021 yılında istihdam oranı yüzde 45,8 ve 2022 yılında yüzde 47,5 olmuştu. Şubatta bir miktar artış var ve fakat diğer ülkelere göre karşılaştırırsak çok düşük bir orandır.

Söz gelimi bizimde üye olduğumuz OECD ülkeleri içinde Türkiye’nin istihdam oranı açık ara düşüktür. En yüksek İzlanda yüzde 82, OECD ortalaması yüzde 69 ve en düşük Türkiye yüzde 46,5’tir.

2- Daha kolay yoldan hesaplarsak, son yirmi yılda

  • 2003 Türkiye Nüfusu 66,1 milyon idi. 2022 de 85,3 milyon oldu. Nüfusumuz 19,2 milyon arttı.
  • 2003’te İstihdam 21,1 milyon idi. 2022 de 30,8 milyon oldu. İstihdam 9,7 milyon arttı.
  • Geride İktidarın yarattığı 19,2 -9,7 = 9,5 milyon kişi istihdam dışı, işsiz kaldı.

(Not; Okullaşma oranının sabit kaldığı varsayılmıştır.)

3- Son 20 yılda enflasyon gibi işsizlikte, yüzde 10-12 dolayında kronik yapı kazandı. 2001 yılına kadar yüzde 6 ile yüzde 8 arasında değişen işsizlik oranı 2002 sonrasında yüzde 10 üstünde kronikleşti. Kaldı ki, fiili işsizlik oranı çok daha yüksektir.(Aşağıdaki grafik )

4- Nasıl istihdam yaratabiliriz?

İstihdam politikası, her şeyden önce bir planlama yapılarak bu plan içinde yer almalı ve diğer makro politikalarla uyumlu olmalıdır. Bu kapsamda;

Devlet- piyasa optimum dengesini kurmalıyız. Bunun için de siyasi iktidarların, ideolojik takıntılardan ve popülizmden kurtulması gerekir. Devletin, yol, köprü gibi altyapı yatırımları yapması ve özel yatırımların önünü açması gerekir

Kağıt ve bazı zaruri tüketim maddeleri ile piyasada tekel özelliği gösteren yatırımlarda devlet doğrudan piyasaya girmelidir.

Siyasi iktidarların bütçeyi para ve poşet dağıtma aracı olarak kullanmaları önlenmeli ve gerekirse anayasal esasa bağlanmalıdır. Bütçede yatırımların payını yüzde 6’dan yüzde 20 seviyesine çıkarmak gerekir.

Üretimde kullandığımız ithal girdi payını ortalama yüzde 40 seviyesinden yüzde 10 seviyesine indirmeliyiz. Bunun için ithal ettiğimiz hammadde ve ara mallarını içerde üretmemiz gerekir. İthal girdi sektöründe bir geçiş dönemi içinde, ithal ikamesi uygulanmalı ve bu alandaki yatırımlara daha yüksek teşvik verilmelidir.

Yatırımlar için ; her durumda içerde yatırım ortamı ve güven ortamı sağlamak şarttır.  Tüm tasarrufların ve yatırımların artması için de yine hukuki ve demokratik altyapı kurulmalıdır.

Doğrudan yabancı sermaye girişi ve yurt dışına yerli sermayenin çıkışını önlemek için ve bu sermayeyi yatırımlara yönlendirmek için demokratik ve hukuki altyapıyı düzeltmek ve güveni artırmak gerekir.

Özetle; eğer istihdam yaratmak istiyorsak, seçim sonrası gelecek iktidarın, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmesi, güven sağlaması  ve yatırımların önünü açması , devletin ithal girdi üretimine bizzat girmesi ve Suriyeli ve Afganlıları göndermesi gerekir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir