Ekonomide Çıkış Yolu Kapandı

2001 ekonomik krizi, yaşadığımız en ağır krizlerden birisidir. Ancak bir yıl sonra 2022 yılında bu krizin etkisi tamamıyla ortadan kalktı. Çünkü, ekonomik altyapıyı oluşturan demokrasi ve hukukun üstünlüğü vardı. İMF’ ile stand-by düzenlemesi yapılmıştı.  Üç yıllık ‘’Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ‘’ yapılmıştı. Bu nedenle güven oluşmuştu. Ekonomide belirsizlik yoktu.

Bu saydıklarımın tamamı, bugünkü krizden çıkışımıza engeldir.

Öncelikle demokrasi ve hukuki altyapının yeniden oluşturulması ve istikrar programı yapılması gerekir. Bir istikrar programı olmadan güven sorunu çözülmez.

Ekonomi 2002 yılına göre 2022 yılı arasında geçen 20 yılda, her alanda kan kaybetti.

20 yılda istikrarsız büyüme yaşadık. İMF, 2023 yılı Türkiye büyüme oranını yüzde 2,7 olarak tahmin ediyor. İstikrarsız büyümenin nedeni büyüme dinamikleri olan;

1- Sermaye birikimini sağlayamadık. Devlet yatırımları ya kamu – özel iş birliği yolu ile toplumu borçlandırarak yaptı.

Bu nedenle cari açık oranı ve dış borç stoku yüksek oldu.

2002 yılında 0,6 milyar dolar olan cari açık, 2022 yılında 48,8 milyar dolara yükseldi ve aynı yıllarda cari açığın GSYH içindeki payı yüzde 0,2’den yüzde 5,4’e yükseldi.

20 yılda toplam olarak 921,2 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. 2022 yılında yalnızca Çin ve Rusya’ya 86 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Yine aynı 20 yılda 674,8 milyar dolar cari açık verdik. Bu açıklar Türkiye’nin bir yıllık milli gelirine eşittir.

2002 yılında 129 milyar dolar olan dış borç stoku, 2022 yılında 459 milyar dolara çıktı.

2- istihdam artışı yaratamadık.

OECD üyeleri ortalama istihdam oranı yüzde 69 iken bizde yüzde 47 dolayındadır. 20 yılda nüfusumuz 19,2 milyon arttığı halde istihdam artışı 9,5 milyon oldu.

Türkiye dışa bağımlı üretim yapısından kurtulmadığı, ekonomide kırılganlık devam ettiği sürece, istihdam yaratamayız.

3- Toplam faktör verimliliği ya düşük kaldı veya eksi oldu. 

Toplam Faktör Verimliliği, iktisadi büyümenin işgücü ve sermaye artışıyla açıklanamayan kısmıdır.

Betam’ın araştırmasına göre; 2014-2018 yılları arasında toplam faktör verimliliği;

Tarım; 3,1

Sanayi; 1,1

İnşaat; -2,5

Hizmetler; – 0,5. oldu. 

4- Sektörel denge bozuldu.

Finans sektörü, reel sektör aleyhine gelişti. Söz gelimi 2022 son çeyreğinde bankalarda büyüme oranı yüzde 12 ve fakat sanayide büyüme oranı yüzde eksi 3 oldu. Bunun nedeni Merkez Bankasının tek haneli faizle bankaları fonlamasıdır.

2002 yılında sanayi üretim endeksi yüzde 9,4 oranında arttı. 2022 yılında yüzde eksi 0,2 oranında azaldı.

5- 20 yılda gelir dağılımı bozuldu. Yoksulluk arttı.

Emeğin GSYH’ dan aldığı pay, 2002 yılında yüzde 28,3 iken, 2022 yılında yüzde 25,2‘ye geriledi.

İktidara kim gelirse gelsin, mevcut politikalar ile ekonomide çıkış yolu kapalıdır. Eğer çıkış istiyorsak;

  • Planlama ve bir istikrar programı yapmalıdır.
  • Devlet-piyasa optimum dengesini sağlanmalıdır.
  • Ekonomi, finans tuzağından ve finansçıların tekelinden çıkarmalıdır. 
  • Ekonomi yönetimi iktisatçılara verilmelidir.
  • Milli dış politika uygulamalıdır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir