Prof.Dr. Esfender Korkmaz
CHP İstanbul Milletvekili
Basın Bildirisi (9 Temmuz 2008)
EKONOMİDE BAŞBAKAN VE HÜKÜMET PANİKLEDİ.
Ekonomik gidişat Hükümeti panikletti. Başbakan ve Hükümet üyeleri bir yandan IMF’ yi yeniden çıpa olarak kullanmak istiyor, bir yandan da başarısızlığını kendinin yarattığı siyasi olaylara yüklemek istiyor. Önceki gün ekonomiden sorumlu Bakan M. Şimşek’in ‘’siyasi belirsizlik hazineye 20 milyar dolar ek fatura yazdı‘’ şeklindeki değerlendirmesi de bu telaşın bir yansımasıdır.
- Gerçekte ise, ekonomik gidişat 2007 sonunda bozuldu ve bu 2008 bozuldu ve 2008’ in ilk aylarında hızlandı. Türkiye Küresel krizden en çok etkilenen ülke oldu. Bunun nedeni ekonominin yanlış ve şaibeli yönetilmesidir.
- Siyasi ortamı, Başbakan ve AKP gerdi. Rejimle hesabı olan Başbakan’ dır. Ekonomiye ve millete maliyet getiren Başbakan ve Hükümettir. Ergenekonu çıkaran ve yargıyı yönlendiren de başbakandır.
I) EKONOMİK GİDİŞAT 14 MART KAPATILMA DAVASINDAN ÖNCE BOZULDU.
A) Hükümet Üyeleri resmi istatistiklere bakmadan konuşuyor. Gerçekte Eğer 14 Mart kapatılma davası öncesindeki ekonomik göstergelere bakarsak, ekonominin küresel krizden en çok etkilenen ekonomi olduğunu, en kırılgan ekonomi olduğunu görürüz.
14 Marta kadar ekonomik gidişat:
1) Dünyanın en fazla düşen borsası, IMKB oldu.
14 Mart 2008 itibariyle dünyada en fazla IMKB düşmüştü.
2 0cak ile 14 Mart arasında, IMKB 100 endeksi, yüzde 23.62 düşüşle, Dünyanın en fazla düşen endeksi oldu.
BAZI BORSALARDA ENDEKS DEĞERLERİ |
|
||
|
02.01.2008 |
14.03.2008 |
DEĞİŞME(YÜZDE) |
DOW JONES |
13.264 |
12.146 |
-8,43 |
NASDAQ |
2.652 |
2.264 |
-14,63 |
FTSE-100 |
6.456 |
5.692 |
-11,83 |
DAX |
8.067 |
6.501 |
-19,41 |
CAC-40 |
5.614 |
4.630 |
-17,53 |
NIKKEI |
15.307 |
12.242 |
-20,02 |
BOVESPA |
63.886 |
62.280 |
-2,51 |
İMKB 100 |
55.538 |
42.422 |
-23,62 |
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaynak: Ziraat Yatırım Günlük Bültenler |
|
|
|
|
|
|
|
2) Yabancı yatırım sermayesi yarı yarıya azaldı.
MB’ na göre 2008 Ocak-Mart arasında uluslararası doğrudan net yatırımlar toplamı 2007 yılına göre yarı yarıya azaldı. 2007 yılı Ocak-Mart döneminde giren net yatırım sermayesi 9.4 milyar dolar iken, 2008 yılı aynı döneminde 4.4 milyar dolara geriledi.
3) Yabancı yatırımların Türkiye portföyü azaldı.
Yılbaşından itibaren sıcak para çıkışı yaşandı. 2007 sonunda 107.0 olan sıcak para stoku, 2008 ilk iki ayında 14.4 milyar dolar azaldı. 92.6 milyar dolara indi.
————————————————————————————————-
Yabancıların Türkiye portföyü:
Borsa DİBS Mevduat Toplam
28 Aralık 2007 70.3 31.7 5.0 107.0
29.şubat 2008 55.6 31.7 5.3 92.6
————————————————————————————————-
4) ilk çeyrekte Dış açıklar arttı
2008 Ocak-Mart döneminde, cari açık 2007’ ye göre yüzde 30.3 arttı. Cari açığın artması YTL’ nin aşırı değer kazanmasından ileri gelmektedir.
AKP cari açığın Finansmanı için, sıcak parayı kullanıyor. Sıcak paranın gelmesi veya çıkışını önlemek için MB gecelik faizleri artırıyor.
5) Ocak-Mart 3 Aylık Enflasyon ÜFE’ de 3 kat arttı.
Enflasyon 2008’ in ilk çeyreğinde arttı. Bu artış, yalnız petrol ve gıda artışlarına bağlı olarak ortaya çıkmadı. İç tasarruf açığı, 2006 Mayıs-Haziran dalgalanmasında MB tarafından 4 puan artırılan faizlerin maliyet artışına dönüşmesi, Ülke riskinin artmasıyla dış borçlanma maliyetlerinin artması, Reel sektör ile finans sektörü arasındaki dengenin bozulması, hükümetin bütçe dışında hazinede nakit tutulan özelleştirme gelirlerini popülist amaçlı kullanması, Kamu kaynaklarının siyasi amaçlı etkinsiz kullanılması gibi hükümetin yanlı ve yanlış yönetiminden ileri geldi.
——————————————————————————————–
İLK ÇEYREKTE ENFLASYON
2007 2008 Artış (%)
——— ———-
TÜFE 2.36 3.90 165
ÜFE 1.88 6. 26 332
————————————————————————————————
6) Reel sektörün ekonomik beklentisi, Marttan önce kötüleşti.
MB ve TÜİK’ in birlikte hazırladığı Reel sektör güven endeksinde genel gidişatla ilgili endeks değeri, Eylül 2007’ den itibaren düşmeye başladı. En hızlı düşüş Ocak-Mart arasında oldu. 2007 Aralıkta 94.2 olan endeks değeri, Mart 2008 de 71.7’ ye geriledi.
REEL SEKTÖR ENDEKSİ İÇİNDE GENEL GİDİŞAT
Kaynak : MB
7) Türkiye’nin Dış Borç Stoku 263 Milyar Dolara Yükseldi
2002 Yılına Göre Toplam Dış Borç Stoku Yüzde 202 Artarak 263 Milyar Dolara Yükseldi. Türkiye Brezilyadan Sonra Gelişmekte Olan Ülkeler İçinde İkinci En Büyük Dış Borcu Olan Ülkesi Oldu.
———————————————————————————————–
TÜRKİYE’NİN DIŞ BORÇ STOKU
2002 2008 Artış
Mart %
———— ———– ————
Toplam Dış Borç Stoku 129.7 263.0 202.8
Kısa Vadeli Dış Borç 16.4 44.5 445.0
Bankacılık Sektörünün 10.3 50.4 489.3
————————————————————————————————
İç tasarruf açığı ile AKP iktidarının kuru baskılamak ve sıcak para girişi sağlamak amacıyla reel faizleri yüksek tutması, özel sektörün dış borçlanmasını artırdı. Toplam dış borç stoku İlk çeyrekte 24 milyar dolar arttı.
———————————————————————————————
8) Tüketici geleceğini iyi görmüyor. Güven duymuyor
MB ve TÜİK’ in birlikte hazırladığı Tüketici Güven endeks değeri Aralık 2007 de 93.89 iken Mart 2008 ‘de 81.96’ ya geriledi.
9) İlk çeyrek büyümede çelişki var.
TÜİK 2008 ilk çeyrekte GSYH’ da büyüme oranını yüzde 6.6 olarak açıkladı. Bu büyüme oranı dünya ekonomik konjonktürüne ve Türkiye’ nin 2007 büyüme oranına göre yüksek bir orandır.
Ne var ki MB ve TÜİK ortak yaptıkları, imalat sanayi (reel sektör güven endeksi) ve tüketici anketleri ile açıklanan büyüme oranları arasında çelişkiler var.
Örnek: 1) 2008 ilk çeyreğinde toptan ve perakende ticaretin yüzde 9.9 büyüdüğünü açıkladı. Bu büyüme ekonominin canlı olduğunu gösteriyor. Oysaki:
- Yılbaşından bu yana toptan ve perakende ticarette bir durgunluk olduğu, protesto edilen senetler ve kapanan şirket sayısındaki artmadan anlaşılıyor.
- Reel kesim güven endeksinde ise ankete katılanlar ilk çeyrekte özel sektör toplam mal siparişinin düştüğünü söylüyor… Toplam sipariş endeksi, 2007 Temmuz ayında yüzde 91.8 iken 2008 Ocak ve Şubat aylarında 80.5’ e gerilemiş. Tüketim malı ithalatın da artış var, ancak iç üretimdeki bu düşmeyi telafi etmiyor.
Örnek: 2 ) TÜİK’ in rakamlarına bakarsak, büyüme yüksek talebe bağlı olarak gerçekleşmiş. Yurtiçi tüketim geçen senenin de üstüne çıkarak yüzde 7.3 oranında büyümüş. Oysaki tüketici endekslerinde tüketiciler TÜİK’ ten farklı konuşuyor.
- Tüketici güven endeksi bu sene başından başlayarak hızla düşmeye başladı. Yılsonunda 93.89 iken Mart ayında 81.96’ ya geriledi. Aynı endekste tüketici satın alma gücünün düştüğünü, iş bulma olanaklarının azaldığını söylüyor.
Örnek: 3 ) TÜİK’ e göre ilk çeyrekte özel sektör yatırımlarında da patlama olmuş. Geçen sene ilk çeyreğinde özel sektör sabit sermaye oluşumu yüzde 2 artmışken bu sene yüzde 11.3 artmış.
- Yatırımlar bu kadar arttı ise neden işsizlik azalmadı, tersine geçen yıla göre arttı. (Geçen yılın Şubat ayında Tüik’ in açıkladığı işsizlik oranı yüzde 14.2 iken bu sene bu oran 14.6 ‘ya yükseldi.)
- Reel kesim güven endeksinde sabit sermaye miktarı, Ağustos 2007’de 121.3 iken 2008 in ilk üç ayında düşerek, sırasıyla 107, 102 ve 103 olmuş. Bu durumda ankete katılan reel sektör temsilcileri yalan mı söylüyor?
II ) SİYASİ ORTAMI BAŞBAKAN VE AKP RADİKALLERİ BOZDU.
Mecliste AKP’ nin mutlak çoğunluğu var… Hükümet AKP Hükümeti… Cumhurbaşkanı AKP’ li… Buna rağmen Türkiye’de siyasi belirsizlik varsa, bu AKP iktidarının beceriksizliğinden ileri gelmiştir.
Başbakan ve AKP İktidarı, bilerek siyasi ortamı geriyor… Belirsizlik yaratıyor. Rejimle olan rövanşını, rejimle olan kavgasını bu yolla sürdürüyor.
Hükümet ekonomideki başarısızlığı nedeniyle, sürekli Çıpa’ ya ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle AB’ yi ve IMF’ yi çıpa olarak kullanıyor. Ekonomiden sorumlu Bakan, IMF’ yi yeniden çağıracaklarını açıkladı.
Ergenekon davasında henüz savcı iddianameyi açıklamadan, kimi neyle suçladığını söylemeden, Başbakan ‘’Biz mafya ve çetenin avukatı değiliz ‘’ diyerek, savcı yerine ‘’mafya‘’ ve ‘’çete‘’ suçlaması yaptı.
Hükümet üyeleri arasında da bir koordinasyon yoktur. Örneğin Devlet Bakanı M. Şimşek’ in faiz artışı hazineye 20 milyar YTL yük getirdi, beyanını Başbakan yardımcısı N. Ekren ‘’Maliyetin tam rakamı için değişik alanlarda tekrar olması gerekir‘’ diyor.
Ekonomiden sorumlu devlet Bakanının inandırıcı olmayan bu tür konuşmaları, piyasalarda güven bunalımına neden oluyor. Bu yolla siyasi belirsizlik yaratılıyor.
Başbakan ve AKP’ li radikaller, dini siyasi bir araç olarak kullanmaya kalkmasaydı, Cumhuriyet, laiklik ve mevcut rejimle uğraşmasalardı, siyasi belirsizlik olmazdı.