Türkiye, siyasi istikrarsızlığın, yanlış yönetimin cezasını çok gördü. Bu cezalar başta ekonomide ortaya çıktı. Birçok kriz yaşadık.
Toplumun gerildiği bir sosyal konjonktürde, Silivri ceza dalgası, elbette yarın unutulacak bir olay değildir. Türkiye’nin siyasi ve sosyal geleceğini etkileyecektir. Silivri maalesef Toplumu daha çok germiştir. Ekonomiyi de daha çok strese sokmuştur.
Ekonomideki stresin kısa sürede çözülmesi mümkün değildir. Her şeyden önce, mahalli seçimlere ve ondan sonra da genel seçimlere kadar devam edecektir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri de bu stresin çözülüp , çözülmeyeceğine ışık tutacaktır. Daha önemlisi ve insanların aklını kurcalayan bir soru da ne olacağı belirsiz olan terör sorunudur.
Öte yandan zaten ekonomi iyi gitmiyor. Büyüme oranı düşüyor. İşsizlik oranı artıyor. Cari açık çözülemiyor. Büyümenin düşmesine rağmen cari açık bu sene artıyor. Kur riski var. Yabancı sermaye girişi azaldı. Dış borç stoku 350 milyar dolara çıktı. Enflasyon yeniden artıyor. Bunların üstüne siyasi sorunlar da binince , ekonominin geleceği iyi görünmüyor.
Şimdi ekonomide stres arttıkça yeni yatırımların yapılması daha zor olacaktır. Yabancı sermaye girişi ve sıcak para girişi azalacaktır. Cari açık ve dış borç finansmanı zorlaşacaktır.
Özet olarak artık ekonomiyi yönetmek , her zamankinden daha önemli bir sorun oldu. Bu günden hangi önlemi alırsak alalım , ekonomide bir tökezleme yaşayacağız. Bu gün yapılması gereken :’’Bu tökezlemeyi en az zararla nasıl kapatırız ? ‘’ sorusuna cevap aramaktır.
1)Her şeyden önce toplumu geren ve ekonomiyi strese sokan siyasi anlayışın değişmesi gerekir. Özellikle seçim ve siyasi partiler kanunları değiştirilmeli , demokrasinin ön şartı önseçim sistemi getirilmelidir. Başbakanın , hükümetin , iktidar ve muhalefet partilerinin demokrasi söylemlerine artık halk kanmıyor. Söz gelimi CHP’nin özgürlük ve demokrasi bildirgesinde Meclise verilen kanun teklifleri yer alıyor. Ancak aynı bildirgeden bu güne kadar CHP’nin önseçimi zorunlu kılacak hiçbir kanun teklifi vermediği de anlaşılıyor.
2)Ekonomide topluma güven verecek istikrar kararları alınması gerekir.. Başta Yeni bir ‘’yapısal dönüşüm planı ‘’planı yapmak gerekir … Bu plan ,
Ekonomik ve sosyal gelişmeyi öngören bir ‘’ekonomik ve sosyal gelişme planı ‘’ olmalıdır.
Hem uzun dönemli bir perspektiften bakan , hem de kısa dönmede bir yıllık devrelerle ekonomik ve sosyal gelişmelere kısa sürede intibak edebilecek ‘’ dinamik bir yapıda ‘’ olmalıdır.
Ulusal sanayileşme ve sektörel değişim planı olmalıdır.
Bu planda devletin ekonomideki yeri ve devletin yapısı yeniden tarif edilmelidir.
3)Bu plan çerçevesinde dalgalı kur politikasını değiştirmeliyiz. Kontrollü kur (Gerçekçi kur ) politikasına geçmeliyiz. Tedrici geçiş için , iki yıllık bir geçiş dönemi koymalıyız.
Gerçekçi kur , sıcak paranın kontrolünü otomatik olarak sağlayacak , üretkenliği artıracak ve cari açık sorunu tedrici olarak çözülecektir.