1950 yılında Demokrat Parti iktidara gelince, ithalatı serbest bıraktı. İthalat yapmak isteyenlerin kullanmak istedikleri dövizi Merkez Bankası sağlıyordu. İthalatçı, Merkez Bankasına kullanacağı döviz karşılığı Türk Lirası yatırıyordu. İki üç sene sonra bu sistem iflas etti.
Döviz sıkıntısı başladı. 1958 devalüasyonuna kadar gitti. O yıllarda, ithalatçılar köşe döndüler.
1994 krizinden önce işsizlik oranı, 1988-2004 ortalaması olarak yüzde 8.4 idi. 1994 krizinde alınan 24 Ocak kararları ile yüzde 32.7 oranında devalüasyon yapıldı. İhracata destek verildi. Türkiye üst üste 3 yıl istikrarlı büyüme yaşadı.
1995=……………………………………….yüzde 7.2
1996=……………………………………….yüzde 7.0
1997=……………………………….yüzde 7.5 oldu
Daha da önemlisi, 1994 krizinden önce yüzde 8.4 olan işsizlik platosu, yüzde 7’ye düştü. AKP iktidarında ise sıçrama yaptı yüzde 10.7 oldu.
1988-2009 işsizlik oranları:
1988-1994……………………………….yüzde 8.4
1995-2000……………………………….yüzde 7.7
2001-2009………………………yüzde 10.7 oldu
AKP döneminde, 1994 krizinin tersi, lira değerlendi kur düştü. İthalat arttı. İşsizlik arttı.
Düşük kur-sıcak parayı, bankalar, ithalatçılar, dış borcu olanlar istiyor. Hükümet de bunların etkisinde kalıyor. Zira düşük kur lobisi, organize bir lobidir. Bazı bankaların medyası var. Bunlar yoluyla düşük kur lobiciği yapıyor. Bazı bankalara çalışan kalemler var. Bunları herkes biliyor. Bu düzenin işsizlik ve yoksulluk yarattığını da herkes biliyor. Ancak halk, tüketici ve ihracatçı, düşük kur lobisi kadar kuvvetli değil.
Kurun ne kadar düşük olduğunu MB reel kur endeksi veriyor. Bu endeks IMF tanımına göre 19 ülkeye göre hesaplanıyor.
1995=100 bazlı kur endeksine göre, 2009 Şubat ayında endeks değeri 182.8’dir. Yani 1995 yılına göre lira yüzde 82.8 değer kazanmıştır. Yine 2002 Haziran ayına göre, yüzde 52.3 değer kazanmıştır. Yani bugün doların 2.32 lira olması gerekiyordu.
Olmadı ne oldu? Üretim, ithalata bağımlı oldu. Kapasite kullanım oranı düştü. İşsizlik arttı. Buna karşılık Türkiye, AKP iktidarında 167 milyar dolar cari açık verdi. Borsa ve varlık satışlarından çıkan kâr 32 milyar dolar oldu. Türkiye’nin dış borcu 290 milyar dolar sınırına dayandı. Daha önemlisi, Türkiye kârlı işletmelerini sattı. Daha ne olacak?
Dünyada bir akıllı hükümet galiba AKP hükümeti… Zira düşük kurda ısrar ediyor.
Örneğin, Çin itirazlara rağmen Yuanı, değerli para yapmıyor.
ABD Başkanı Barack Obama ve Hazine Bakanı Timothy Geithner, “Çin parası Yuan’ın değeri artsın” diye Çin’den talepte bulundular. ABD’li uzmanlar da “Çin parası Yuan’ın gerçek değerine ulaşması için yüzde 40’ın üzerinde değerlenmesi gerekir” diyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri, Yuan’ın bugünkü değerinin düşük olmasının uluslararası ticarette rekabet sorunları yarattığından şikâyet ediyor. Çin ise ihracatçılarına yardımcı olabilmek için Yuan’ı Amerikan Doları karşısında bir buçuk senedir 6.8 seviyesinde tutuyor. Çin, küresel piyasalardaki belirsizliğin sürdüğünü belirterek, döviz kurları üzerindeki kontrol politikasını yumuşatma konusunda çok ihtiyatlı olmak zorunda olduğunu ileri sürüyor ve Yuan’ı dalgalanmaya bırakmıyor.
Türkiye bu kur sistemi ile çok kan kaybeder. Çok işsiz yaratır. AKP önümüzdeki seçimlerde, bu yanlışın bedelini öder.