ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 3. Yasama Yılı
41. Birleşim 07/Ocak /2009 Çarşamba

 

 

 

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ikinci söz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Esfender Korkmaz’a aittir.

Buyurun Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

ESFENDER KORKMAZ (İstanbul)

– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

 

 

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Değerli arkadaşlar, 1990 yılından 2008 yılına kadar, Türkiye’de 61 gazeteci öldürüldü. Bunların çoğu, aydınlık ve özgür Türkiye için, Türkiye’nin geleceği için çalışan insanlardı. Hepsini saygıyla anıyorum.

Değerli arkadaşlar, çalışan gazeteciyi tarif etmek kısaca şöyledir: Türkiye şartları açısından kendisinden çok şey beklenen ama kendisine hiçbir hak verilmeyen insana çalışan gazeteci deniliyor. Değerli arkadaşlar, kendisinden çok şey bekleniyor. Neden bekleniyor? Çünkü basın yarı kamusal bir maldır. Basının özel faydası var. Gazete okuyan, televizyon dinleyen bilgi, görgü sahibi olur, kendisine yararı olur. Aynı zamanda toplumun da kültür ve bilgi düzeyi artar. Özgür ve demokratik bir toplum oluşmasına yardımcı olur ve gerek devlette gerekse piyasada şeffaflığın sağlanmasında basın önemli bir işlev görür, önemli bir görev görür. Bütün bu önemi için, bütün bu önemi nedeniyle biz çalışan gazetecilerden tarafsız haber yapmasını, doğru haber yapmasını istiyoruz, isteriz.

Değerli arkadaşlar, ben şahsen basın çalışanlarından şunu isterim… Değerli Arkadaşımız, “Rakamsız konuşma.” dedi. Şimdi, arkadaşlar, ben basından, basın çalışanından şunu isterim: Memura zam ne demektir? Memura zam, alınan son maaşın üstüne yapılan ilave değil mi arkadaşlar? Yani bugün, 2008’in sonunda, Aralık ayında memur 100 lira alıyorsa, bugün, Ocakta 108,7 lira alması lazım Sayın Başbakan, Sayın Maliye Bakanına göre ama 104 lira alıyor. E, şimdi, basının, basında çalışanın bunu sormasını isterim: Ya nasıl oluyor da memurun eline 104 lira geçiyor, sen 2009 yılı için 108,7 zam yaptım diyorsun? Mesela ben bunu isterim.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Altı aylık dönem, altı ay.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Demek ki altı aylık 104 lira alıyor, altı aylık da 108,7 lira alıyor. Yıl için denilir mi arkadaşlar?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ortalama…

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Ortalamayı al Hoca, ortalamayı.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Enflasyon denince, aralıktan aralığa yıllık enflasyon diyoruz da, nasıl oluyor da “zam” denince yüzde 4’ü yüzde 8,7 yapıyoruz? Ben, basından bunu istiyorum, basından, çalışanlardan! (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi değerli arkadaşlar, “Basın, dördüncü kuvvettir.” diyoruz ve dolayısıyla basında çalışanları önemsiyoruz. Bunların hayat riskleri yüksektir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda “Yıpranma hakkı getirin.” dedik, değerli AKP’li arkadaşlar bunu reddetti, getirmediler. Dolayısıyla, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun yeniden getirilmesini istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, çalışan gazetecinin fiilen sendika hakkı yoktur Türkiye’de. Bakın 40 bin kişi çalışıyor, bunun 25 bin kişisi kayıt dışıdır ve sendikalı da bunun onda 1’idir. Dolayısıyla, fiilen sendika hakkı yoktur. Basında taşeron şirketler var. Sabah ve atv’de çalışan gazetecilerin örgütlenmesi önemli ölçüde baskı altında tutuldu ve bu nedenle, Sabah ve atv’de grev kararı alındı. 2002 yılında Anadolu Ajansında toplu iş sözleşmesi imzalandı, sendika “Bunu teşmil edin.” diye Bakanlar Kuruluna öneride bulundu, teklifte bulundu; Bakanlar Kurulu bir buçuk sene oyaladı, sonra kadük oldu. Dolayısıyla, basında çalışanlara bu sendikal haklarının verilmesi gerekiyor.

Basında çalışanların siyasi iktidar da önünü tıkıyor. Nasıl önünü tıkıyor? Ee, görüyorsunuz akreditasyon çıkarıyor, 7 tane gazeteciyi Başbakanlığa almıyor. Arkadaşlar, demokratik ortamlarda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum.

Demokratik ülkelerde siz hiç basına “akreditasyon” diye bir uygulama gördünüz mü? Yani özgür ve demokratik bir basın, eğer Başbakan tarafından engellenirse o zaman nasıl özgür basından söz edebiliriz?

Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan diyor ki: “Gazeteciler önce bize sorsun.” Ee, o zaman niye gazetecilik yapsınlar ki bunlar, yani nasıl gazetecilik yapsınlar?

Değerli arkadaşlar, bu düşüncelerle, Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum, tüm çalışan gazetecilere daha güvenli ve mutlu yarınlar diliyorum, hepinizi saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir