Türkiye’nin bir tarım politikası yok.. Eksik veya yanlış demiyorum.. Maalesef yok. Oysa tarım sektörü nüfusun yüzde kırkını barındırıyor..Buna karşılık Tarım sektörünün Gayri Safi yurtiçi Hasıladaki payı yüzde 10’a gerilemiş bulunmaktadır.
Gıda sektörü stratejik bir sektördür. Beslenme, gelecek nesillerin belirleyici unsurudur.. Eğitim ve sağlık ile birlikte beslenme de İktisadi kalkınmada yeni neslin başarı şansını tayin eden faktörlerden birisi olacaktır. Kaldı ki , beslenme ile sağlık arasında da doğrudan bir ilişki vardır.
Avrupa birliği başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler ilaçsız, hormonsuz ve doğal ürünlerin üretimine yan “ekolojik tarıma” ağırlık veriyor. Bu fırsattan yararlanması gereken ülkelerin başında Türkiye geliyor. Ekolojik tarıma uygun arazi ve potansiyel en fazla Türkiye ‘de var.. Gel gör ki , Türkiye henüz bu işin farkında değil.
Örneğin bilhassa hayvancılıkta ve ette “Gıda kodeksi” uygulanmadığı için ihracat yapılamıyor. Tarım bakanlığının takip edip çıkarması gerekirken şimdiye kadar gıda kodeksi çıkarılmadı.
1999 ve öncesinde sektörü, siyasi kaygılarla desteklendi. İhtiyaç fazlası tütün ve çay ekildi. Devlet bu ürünleri topladı.. Bir kısmını yaktı. Her alanda olduğu gibi , tarımda da üretim planlaması yapılmadığı için , geçmişte bu yanlışları yaşadık . Bu günde tarım ikinci derecede kalan bir sektör durumundadır.
HAYVAN SAYISI YARIYA DÜŞTÜ
Hayvancılık ise ne geçmişte nede bu gün destek görmedi. Kaldı ki IMF ‘nin isteği doğrultusunda hayvancılığa verieln destekler daralıd. Oysa Avrupa da et ve süt en fazla destek gören ürünlerdir.
Bu yanlış politikalar sonucu doğu Anadolu için en önemli sektör olan hayvancılık sektörü geriledi. Örneğin Ardahan da koyun sayısı on yılda yüzde elli azaldı.
Türkiye Çok farklı iklimlere ve farklı ürünlere sahiptir. Örneğin Bal üretiminde dünyada dördüncü ülkeyiz . Önemli bir ihracat potansiyeline sahibiz .. Ayrıca Ardahan’da Kafkas cinsi arının ürettiği bal Dünyanın başka bir yerinde yoktur.. Ancak dünyanın da bundan haberi yoktur..
BAL ÜRETİMİ
Eğer çalışırsak bal üretiminde Dünyada bir numara da olabiliriz.. Olmamız için bal üretimini halka öğretmeliyiz. Bal üretimine standartlar getirmeliyiz..
Örneğin ; Ardahan ve Çıldır çiçek bakımından Türkiyenin en zengin bölgesidir. Çiçek balı üretiminde öenmli bir potansiyele sahiptir.
Posof ve Artvin Saf kafkas arısı mevcuttur. Bu arı , yerli arıya göre daha verimlidir.
Bal yalnızca küçük bir örnek .. Bal gibi şarap üretiminde de söz sahibi olabiliriz.
Aslında Üzümün vatanının Anadolu olduğu biliniyor. Doğal şartlar ve toprak yapısı üzüm üretimi için çok elverişlidir. Ancak siyasi iktidarın niyeti önemlidir. Eğer Türkiye şarap üretmesin diye , şaraba vergi koyarsanız , elbette sektörü tahrip etmiş olursunuz .
İŞ HÜKÜMETE DÜŞÜYOR
Hormonsuz sebze ve meyvede sahip olduğumuz özel imkanlardır.
Anadolunun bir çok yöresi kirlenmemiştir. Doğal ürünler yetiştirmeye uygundur.
Ne var ki bu imkanları değerlendirmek amatörce olmaz. Mevcut mevzuat çerçevesinde de olmaz. Önce Mevzuat altyapısını getirmeliyiz.. Bu çözüm de hükümetin elindedir. Daha da önemlisi önce bir tarım politikamız olacak ki, bu gibi mikro çözümleri de bu politika içinde bulalım.