Ekonomik ve sosyal sorunlar için , AKP yönetimi adım artmadı.. Cari açık ve dış borç Türkiye tarihinde görülmemiş boyutlara ulaştı. İşsizlik tırmandı. Yoksulluk tırmandı. Toplum elindeki avucundakini banka kurtarmaya yatırdı. Kurtulan bankalar yüksek fiyatlarla satıldı veya yabancı ortak aldılar.
Cari açık kaynak kaybına neden oluyor.. Sıfırdan yeni yabancı yatırım olmadığı için , cari açığı sıcak para, dış borçla veya karlı işletmeleri yabancılara satarak karşılıyoruz.
Cari açık için,cari açığın hacmi ve getirdiği riskleri herkes yaşayarak öğrendi.
Cari açık şeklindeki kan kaybının önlenmesinde , gelecek iktidara önemli görevler düşüyor.
Gelecek iktidar önce ”Kur rejimi politikasını değiştirmelidir”
Ekonomide büyüme oranı da cari açığı artırıyor. Ancak ithalatın yapısına bakarsak , bu sene yatırım malı ithalatı yüzde 14’e geriledi. Buna karşılık ithalat içinde ara malı ve hammaddenin payı ithalatın dörtte üçüne ulaştı.
Aslında içeride üretmemiz gereken bu aramalı ve hammaddeyi kur düşük olduğu için dışarıdan ithal ediyoruz.
Demek ki asıl sorun düşük kur politikasını değiştirmektir.
DALGALI KUR POLİTİKASI DEĞİŞMELİDİR
Dalgalı kur politikası için Türkiye de uygulama altyapısı mevcut değildir.. Hiçbir zamanda olmadı.
- .Kurların serbestçe oluşmasını sağlayacak,rekabet şartları yoktur.
- .Dalgalanmayı azaltacak vadeli işlemler piyasası gelişmemiştir.
- .Devletin borçlanma ihtiyacı ve mevcut riskler,YTL faizini uluslar arası faizler düzeyine indirmeye izin vermez.
- .Dolarizasyon olan bir ülkede faiz-kar makasından dolayı sıcak para girişi,kurlar üzerinde baskıyı arttırır.
Düşük kur sorunun çözmek için girişte ‘’Tobin vergisi ‘’ gibi bir vergi almak ta doğru olmaz. Çünkü :
Borsa’da spekülatif kar varken ve faizler yüzde 20 iken , yüzde 1-2 bir vergi, sıcak parayı durduramaz.Daha önemlisi Devlet’in Borçlanma ihtiyacı yüksek iken,sıcak paraya vergi içinde aynen faizlere yansır. Kaldı ki , vergi adını duyunca sıcak para kriz yaratır.
Çözüm için .. İç ve dış enflasyon farkını kur hareketlerini dikkate alan ve kontrollü dalgalanmayı sağlayacak ”gerçekçi kur rejimi” getirmeliyiz.
Cari açık kısmen borçla kapatılıyor.. Türkiye borçları da yönetemiyor.
DEVLET BORÇLARI DAHA İYİ YÖNETİLEBİLİR
- Kamu borç yükü konusunda derli-toplu ve ekonomik analiz yapmaya uygun veri bulmak imkanı yoktur.
- Kamu brüt ve net borcu çok fazla anlamlı değildi.sık sık gündeme gelen Borç Takası kurumların performansını ölçmede etkin çalışıp çalışmadığı konusunda yanıltıcı bir uygulamadır.
- Yine yalnızca konsolide bütçe borç yükünün yayınlanması,yeterli değildir. Diğer kurmların ve belediyelerinde borç stoku yayınlanmalıdır. Kaldı ki borç stoku 3-5 ay gecikmeli yayınlanıyor.
- Dış borçlarda Kamu ve Özel Dış borçların ekonomik etkileri aynıdır.Yalnızca ödeme yükümlülüğü açısından kamu ve özel Dış borç ayrımı anlamlıdır.GSMH’YE etki ve döviz ihtiyacı gibi ekonomik etkileri açısından ayrım yapmanın anlamı yoktur.Bu anlamda toplam Borç Stoku da 3 ay gecikmeli açıklanıyor.
- Mamafih yalnızca özel sektör dış borçları , 2002 yılından bu yana 80 milyar dolara yakın arttı. Bu nedenle yalnızca Kamu borç yükünü dikkate almak ekonomik açıdan , planlama açısından yanlıştır.
Çözüm olarak ..Borç iradesini hazineden ayırıp,uzman bir kuruluşa devretmek gereklidir..Bu uzman kuruluş “Borç İdaresi Kurumu”dur.
Borçları yönetmek hazineni ikinci işidir. Eğer bağımsız bir borç idaresi kurulursa,piyasa işlemleri yaparak, Borç yükünü daha kolay azaltır.Ayrıca konsolide bütçeden bu kuruma ödenek ayrılır.Böylece anapara ve faiz ayrımı yapmadan borç yükü daha iyi takip edilir.
Yine borç idaresi kurumu,psikolojik olarak iç borçları ödeme niyetinin olduğu imajını verir.