Bu millet bankaların kurtarılması ve İstanbul yaklaşımı ile zor durumdaki şirketlerin kurtarılması için hazine yardım yaptı. Bu paralar halkın vergileri ile sağlandı. Daha da halk ödemeye devam ediyor.
Buna karşılık , halkın desteği ile kurtulan bankalar veya özel işletmeler yabancılara satılıyor. Karı ve geliri satanlarda kalıyor. Fiili olarak , halktan bankasını veya daha önce zora girmiş olan şirketini satanlara gelir aktarılmış oluyor.
Bu gibi satışlarda satış gelirleri ile yeni yatırım yapılsa , itiraz olmaz. Yeni yatırım yeni istihdam demektir.. Ancak bu da olmuyor.
Üstelik hazinenin finansmanına gelirini dikkat alırsak fakir daha çok katılmış oluyor.
Çünkü Zengin ve fakirin aynı oranda ödediği , KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 70’i geçti..Bu pay 2002 yılında yüzde 66 idi.Ayrıca Gelir vergisinin yüzde 60’ını da çalışan kesim ödüyor.
Oysa ki devlet harcama yaparken bun harcamalardan herkes eşit şekilde yararlanıyor. Bu şartlarda herkesin gelirine göre vergi vermesi gerekir.
Siyasi iktidar 73 milyondan şöyle veya böyle topladığı topladığı verginin üçte birini aynı toplumun binde birine yüksek reel faiz olarak dağıtıyor.
Yani devlet bir yerde emme basma tulumba gibi , fakirden alıp – zengine veriyor.
BEŞ FAİZ …BİR YATIRIM …
4 yılda Bütçeden yapılan kamu yatırımları toplamı 43 milyar YTL buna karşılık bütçeden ödenen faiz 207 milyar YTL oldu.
BÜTÇEDEN ÖDENEN FAİZ VE YAPILAN YATIRIM
YILLAR |
FAİZ (Milyar YTL) |
YATIRIM (Milyar YTL) |
2003 |
58,5 |
7,18 |
2004 |
56,5 |
8,05 |
2005 |
45,7 |
10,26 |
2006 |
46,3 |
10,80 |
TOPLAM |
207,0 |
43,18 |
Hükümet IMF’nin korkusuyla , faiz dışı fazla oranını tutturmak için yatırımları kıstı. Oysaki yatırımlar tüm halka yarar sağlıyor. İstihdamı artırıyor. Üretimin armasına neden oluyor. Buna karşılık faizden öncede ifade ettiğim gibi çok az insan yararlanıyor.
Üstelik devlet altyapı yatırımı yapmayınca, özel yatırımların da cazibesi kayboluyor.. Düşük kur yanında , aramalı yatırımlarının kesilmesinde altyapı eksikliği de bir nedendir.
ÇİFTÇİ FAKİRLEŞTİ..
IMF ile yapılan stand-by düzenlemelerinde , tarım sektörüne verilen sübvansiyonların azaltılması yer alıyor.. AKP bunu çok iyi yaptı.. Geçen sene çiftçiye yapılan eziyet , sık –sık kamu oyuna yansıdı.
Kırsal kesimde 25 milyon nüfus barınıyor. Bu nüfustan kesilen devlet desteği , bankaları ve şirketleri kurtarmak için harcandı. Faize gitti.
ÜRETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ
2003 =100
GENEL |
136 |
TARIM |
133 |
ELEKTRİKLİ MAKİNA |
156 |
ANA METAL |
183 |
Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi , Tarım sektöründe üreticin eline geçen toptan fiyatlar , genel fiyat artışının ve sanayi ürünlerinin altında kaldı.
2003 yılından 2006 yılına kadar , ana metal sanayi fiyatları yüzden 183 ‘e çıktı. Buna karşılık tarımda üreticinin fiyatı yüzden 133’e yükseldi. Yani Üreticinin satın alma gücü düştü.. Gıda da Perakende satışlardaki artışlar ise , üreticinin değil aracıların cebine giriyor.