Sermaye Piyasası Kurulu raporuna göre, İslami Holdingler yoluyla 4 milyar dolar toplandı… Bu Holdingler, yurt dışındaki insanlara yüzde 50 kar vaadinde bulunarak söz konusu paraları topladılar… Aynen bankerlik olayında olduğu gibi, borçlarını yeni borç aldıkları paralarla kapattılar… Elbette ki bazılarında zincir koptu… Bazılarına ise kopacaktır.
“Paranın ve sermayenin dini ve milliyeti olmaz…” deniliyor… Ancak AKP hükümeti bilerek bu yolu açıyor… Örneğin Özel Finans Kurumlarına, bankaların yaptığı işlemler için yetki verildi… TMSF mallarının önemli bir kısmı, nasıl olduysa, AKP yanlılarına verildi…
Bu konuda bir işadamı, “Yabancıya gitmesin diye TMSF’ye ait bazı tesisleri bilerek pahalıya aldıklarını” söyledi… Ancak hiç kimse zarar edecek bir yatırıma girmez… Aksi halde oyunun kuralına aykırı olur… O zamanda insanın aklına su sorular geliyor…
– Ödemelerde el altından yeni imkanlar veya taksitlendirme mi veriliyor?
– Alınan tesislere ilave olarak yeni tahsisler sözü mü verildi?
– İmar planlarında veya faaliyet konularında, ek imkanlar mı yaratılacak?
Öte yandan yeni para dergisini, AKP’nin iş dünyasındaki temsilcileri diye yayınladığı iş adamlarının çoğu AKP’de parti yöneticisi ve üyesidir… Zaten kendileri de bunu inkar etmiyorlar… Kaldı ki, İTO seçimlerinde AKP’nin bazı devlet imkanlarını kullandığını, mesela oy verecek iTO üyelerinin seçim mahalline Bir devlet kurumuna ait araçlarla taşındığı biliniyor.
AKP‘li işadamı ayırımı, partili-partisiz ayırımı, partisiz iş adamları aleyhine haksız rekabet yaratır… Bu durum ekonomide verimliliği olumsuz etkiler.
Öte yandan bu uygulamalar AKP kendi patronlarını yaratıyor sorusunu gündeme getiriyor?
Aslında böyle bir uygulamanın sermayeye, topluma ve ekonomiye zarar getireceği ortadadır… Buna rağmen böyle bir uygulama neden yapılıyor?
Ve yine şu endişeler gündeme geliyor… Bir ülkede sermayeye hakim olanlar, siyasi olanak dışında, ülke politikasına da hakim olurlar… Ülke geleceğini de dilekleri gibi yönlendirebilirler.