2002 seçimlerinden sonra hükümetin kurulmasından 22 temmuza kadar 4 yıl 8 ay geçmiş oluyor. Bu süre içinde Ekonomide büyüme yaşandı.. Makro göstergelere bakarsak büyüme var.. Ancak halkın gelirine ve işsiz sayısına bakarsak bu büyüme halkın karnını doyurmadığını görebiliyoruz.
Ayrıca büyüme ile ekonomi güçlenir… Oysaki bu büyüme Ekonomiyi de güçsüz yaptı. Borsanın sık sık ani ve yüksek dalgalanması kırılganlığın arttığını gösteriyor. Sıcak para ülke riskini artırdı.. Bu durum ülke raitingine de olumsuz yansıdı.
Bu çelişki nasıl oldu ? Büyüme ucuz kur ve ithalata dayalı bir büyüme olarak ortaya çıktı da ondan oldu .
Enflasyonda AKP başarılı olamadı.. Çünkü AKP iktidarı devraldığından bir yıl sonra , 2003 yılı sonunda 2002 den gelen rüzgarla zaten enflasyon yüzde ona yaklaşmıştı.. Şimdi de yüzde on dolayında seyrediyor.
AKP iktidarı , şimdiye kadar görülmemiş kadar işsizlik getirdi.. TÜİK’in işsiz saymadıklarını ve umudu kaybolduğu için iş aramayanları da katarsak , işsiz sayısı 5 milyonu geçti.
Resmi işsiz sayısı , 2002 yılında 2464 iken , şubat 2007 de bu sayı 2760 ‘a ulaştı.
DIŞ AÇIKLAR ARTTI..
Haziran ayı sonuna kadar 2007 yılı tahmini açıklarını da katarsak , AKP iktidarı döneminde 181.6 milyar dolarlık dış ticaret açığı verdik.
Dış ticaret açığı mal ithalatı ve ihracatı arasındaki farktır.. Ayrıca turizm gibi hizmetleri , işçi dövizi ve diğer döviz gelir ve giderini de işin içine katarsak , aynı dönmede 94.7 milyar dolarlık ta cari açık vermiş oluyoruz.
4 YIL 8 AYLIK
AKP İKTİDARI NE GETİR Dİ ?
|
MİLYAR DOLAR |
Kanun Borcunda Artış |
70.0 |
Özel Dış Borç Artışı |
80.7 |
Dış Ticaret Açığı |
181.6 |
Dış Cari Açık |
94,7 |
İşsiz Sayısında Artış ( Bin Kişi ) |
296 |
Cari açık , döviz gelirleri ile döviz giderleri arasındaki farktır. Cari açık 94.7 milyar dolarlık döviz kaybı demektir. Bu kayıp için önemli değil demek , kafayı kuma sokmak olur.
Kaldı ki , bizim gibi ülkelerde bu açık doğrudan yabancı yatırım sermayesi ile kapansaydı , bu kayıp azalırdı. Çünkü doğrudan yabancı yatırım sermayesi ülkeye döviz getiriyor.. Bu dövizle yatırım yapıyor. İçeride üretim hacmi artıyor. Kar transfer etse de verimlilik artışı ve istihdam yaratıyor.
Biz cari açığı nasıl kapattık.. Ya elimizdeki karlı işletmeleri , karlı bankaları satarak kapattık.. (Bu tür sermaye doğrudan yatırım sermayesi değildir. ) Üstelik bunlar kar transferini dövizle yapacakları için cari açığı ileriki yıllarda da zorlayacaklar.
Veya , sıcak para ve dış borçla kapattık.. Sıcak para da borsanın yüzde 70’ine hakim oldu. Sıcak para yüzünden riskimiz arttı. Faiz oranları yüksek kalıyor.
ÖZEL SEKTÖR DIŞ BORCU NE OLUR ?
Dış borcu ister özel sektör almış olsun , isterse devlet , ekonomiye olan etkileri açısından hiç fark etmiyor. Dış borçlar ödendiğinde dövizle ödenecek.. Dövize ihtiyaç olacaktır.. Yine ödeme sırasında devlet veya özel sektör olsun , dışarıya kaynak çıkacaktır. Büyüme oranını olumsuz etkileyecektir.
Kaldı ki, özel sektörün 130 milyar dolara ulaşan dış borcu varken, Türkiye de gerçekçi kur politikası uygulamak çok zordur.. Aksi halde kur artışı özel sektörde , kısa vadeli borçlar nedeniyle iflaslara neden olacaktır. Kur artışı olmazsa , cari açık devam edecektir.
Yani dış borç özel sektörün , ancak maliyet yine maalesef toplumundur.