YENİDEN BEYİN GÖÇÜ

Beyin göçü, yetişmiş uzman insanların çalışmak için gelişmiş ülkelere göç etmesidir. İki şekilde oluyor… Ya Türkiye de okumuş, araştırma yapan, uzmanlaşmış, vasıflı işgücünün gelişmiş yabancı ülkelere göç etmesi veya dışarıda eğitim almış ve uzmanlaşmış insanların gelişmiş ülkelerde kalması şeklinde oluyor. 

Yüksek büyümenin yaşandığı 2012 yılına kadar beyin göçü azalmıştı… Bu yıldan sonra başlayan ve artan ekonomik ve siyasi sorunlarla beraber yeniden beyi göçü de artmaya başladı. 

Bir insan yetiştirmek, uzman yapmak, bir fabrika kurmaktan daha zordur… Daha da önemlidir. Hele hele çağımızda. Artık makine ikinci planda kalmıştır. Zaten vasıflı insan olmazsa, sermaye de olsa, fabrika kuramazsınız. Teknoloji üretemezsiniz. 

 

 

 

Zaman zaman, yabancı ülkelerde, özellikle ABD, Avrupa ve sanayileşmiş ülkelerde, Türk uzmanların her alanda dünya çapında isim olduklarını görüyoruz.  Türkiye’den bu güne kadar Nobel ödülü alan çıkmadı ve fakat ABD’de Aziz Sancar gibi bir Türk çıktı. 

Yabancı ülkelerde eğitim yapan veya Türkiye’de eğitim yapmış, dil bilen uzman insanları, sanayileşmiş ülkeler havada kapıyorlar. 

İnsan var olalı beri eğitimin önemi bilinmektedir. Ancak,  üretim faktörleri yanında, eğitimin de ilave bir değer yarattığı yirminci asrın ikinci yarısında bilimsel olarak ta ispat edildi. Ve eğitim de bir yatırım olarak kabul edildi… Hatta fiziki yatırımdan daha önemli bir yatırım olduğu anlaşıldı. Adına “Beşeri yatırım” “İnsana yatırım” denildi. Mamafih,  Fabrikaları yerle bir olmuş Almanya’nın kısa sürede kalkınması da beşeri yatırım sayesinde oldu.  

Ayrıca eğitim, özellikle yükseköğrenim sosyal faydası olan bir yatırımdır. Ekonomide ortalama verimliliği yükseltir. Aynı zamanda sosyal ilişkilerin de daha gelişmiş ve rahat olmasını sağlar. Yani eğitimin hem iktisadi hem de sosyal faydası vardır. 

Sanayileşmiş ülkeler, beşeri yatırımı kendi ülkelerine çekmek için her türlü imkânı yaratıyorlar. Zira eğitilmiş uzman bir insanın bir ülkeye gitmesi, o ülkenin bir kuruş harcamadan kurulu bir fabrikayı almasına benzer. 

Başka bir ifade ile beşeri yatırımın, bir başka ülkeye göç etmesine “Beyin göçü” denilmektedir. Beyin göçü, sanayileşmiş ülkelerin resmi politikası haline gelmiştir. 

Yükseköğrenim, beşeri yatırımın en önemli halkasıdır.  İnsana yatırımda da rasyonellik, en az maliyetle en yetenekli olanları eğitmektir.  Bu sebeple Üniversite eğitimi alacak olanların toplumun en geniş tabanından seçilmesi ve en kabiliyetli olanların eğitilmesi gerekir.  Başka bir ifade ile bir toplum eğitiminden en yüksek faydayı sağlamak istiyorsa, parası olanı değil, yeteneği olanı eğitmelidir. Bunun içindir ki Üniversitenin paralı olması, bizim gibi ülkeler açısından yanlıştır. 

Bir başka yanlış. Türkiye’de  “İnsan gücü planlaması” yoktur. Özellikle mühendislikte, insan gücü fazlası vardır.  Olağanüstü dönemin bir icadı olan YÖK, ihtiyaca göre vasıflı işgücü planlamasında tamamıyla yetersiz kalmaktadır. Bunun için yükseköğrenimi yeniden ve insan gücü ihtiyacına uygun olarak planlayacak bir organ haline getirmek gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir