Yeni Türkiye Kimin Türkiye’sidir? (1)

AKP genel Başkanı olarak Erdoğan önceki gün partisinin grup toplantısında ‘’ Türkiye’nin önünü kesemeyeceksiniz, artık yeni Türkiye var ‘’dedi.

Gerçekten de bugün Türkiye 20 yıl önceki halkın Türkiye’si değil, önce bir kişinin sonra da partizan ve yandaşların Türkiye’sidir.

Türkiye’nin AKP iktidarında ve özellikle tek yetkili başkanlık sisteminden sonra nereye geldiğini hepimiz biliyor ve yaşıyoruz; ama bunu verilerle ve tespitlerle de yapabiliriz. Kaldı ki yapmak zorundayız. Özellikle muhalefetin inandırıcı olması gerekir. Bunun için herkesin bildiğini kürsülerden daha heyecanlı söylemek yetmiyor. Onun için muhalefetin bu yazı dizimi dikkatle takip etmesi gerekir.

2003 yılı başında Türkiye’nin durumu şöyledir;

1- Devlet, kurumlar ve yönetim krizi oluştu.

2- Ekonomik yapı ve istikrar bozuldu.

3- Kronik yapısal sorunlar devam ediyor.

Devlet parti devleti oldu.

Kurumsal devlet, demokrasi, hukuk ve güven, ekonomik istikrarın altyapısını oluşturur. Maalesef Türkiye’de son 20 yılda tüm yönetimde ve tüm kurumlarda gerileme oldu.

AKP iktidarı, ilk günden beri kamuoyu önünde devlet mallarını parti malları gibi gördü. 15 Temmuz 2015 darbe girişiminden sonra, Başbakan ve sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan Fetullah Gülen cemaatine ‘’ ne istediniz de vermedik ‘’ demesi, bu cemaatin desteğine karşı her türlü devlet malının ve devlet imtiyazının verilmiş olduğu anlaşılıyor.

Gerçekte ise, Millet siyasi iktidarlara kamu mallarını ve devlet imtiyazını hukuka uygun, objektif ve etkin yönetmek üzere yetki verir. Bu imkanları siyasi amaçlı ve parti devleti gibi kullanmak, halkın verdiği yetkiyi kötüye kullanmaktır.  Dahası Türkiye’de bu anlayış her zaman var olmuştu. Demirel’de ‘’verdimse ben verdim‘’ demişti. Ama AKP pervasızca ve fazlasını yaptı.

Söz gelimi;.2007 yılında gerçekleştirilen ihale sonucu atv ve Sabah gazetesi Turkuvaz A.Ş.’ye satıldı. Buraya kadar sorun yok. Ama 750 milyon dolar krediyi Halk Bankası ve Vakıfbank verdi. Bu kredi TBMM’de tartışıldı.

Doğan Medya Grubu’nun satışında da Ziraat Bankasının verdiği kredinin faizi ve ödenip ödenmediği halen tartışılıyor ve bilinmiyor.

Önce siyasi iktidarın destek verdiği Fetullah Gülen cemaati, askeri okullara girişte soru çaldı, dağıttı.  Polis kadrolarını kontrol altına aldı. Devlette liyakatı engelledi. Devlet ve belediyelerden işe gitmeyen ama bankamatik kartları ile her ay maaşını alanlar olduğu anlaşıldı. Başkanlık sitemi ile de kamuda işe girişte mülakat yöntemi getirildi. Devlette liyakat esası kaldırıldı. Devlet Mülki amirinden memuruna kadar parti devleti oldu. Laik devlet, tarikatların paylaştığı ve kaynakları diyanete çalışan bir devlet haline geldi.

AKP öncesi devlette memurlar kurumsal devletin bir ayağı idi. Bu nedenle her bakanlıkta bakanlar siyasi iktidarı, müsteşarlar memurların başı olarak kurumsal devleti temsil ederlerdi. AKP iktidarı müsteşarları kaldırdı, siyasi atamalarla partiyi temsil eden bakan yardımcılarını getirdi. Bunlar bakanlık içinde yetişmemiş oldukları için ve devlete değil siyasi iktidara bağlı oldukları için; kamu hizmetleri sosyal fayda anlayışına göre değil, parti popülizmi doğrultusunda yapılmaya başlandı.

21 asırda Türkiye’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan hem başkan hem de iktidardaki AKP‘nin genel başkanıdır. 2018 Cumhurbaşkanı olduktan sonra Devleti tamamıyla kendi kontrolüne aldı. Kurumsal devlet vasıfları tamamı ile kaldırıldı. Hatta, daha önce aynı parti veya ortağı MHP’ ile birlikte çalışmış suç örgütü liderleri, şimdi Türkiye’de devleti çete devleti olarak suçluyorlar.

Yarın (devlet nasıl parti devleti oldu?) devam edecek.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir