Yeni Türkiye Kimin Türkiye’sidir? (2)

Türkiye‘de özellikle başkanlık sisteminden sonra, AKP iktidarı devleti kurumsal devlet olmaktan çıkardı ve  parti devleti yaptı.

1- Devlette denetim kısıtlandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yetkisi, hem yasal olarak ve hem de uygulamada bütçe verilerinin açılımına ulaşmayı zorlaştırırdı. Meclise bağlı Sayıştayın denetimine de sınırlama getirildi.

İhale yasası yüzlerce defa değişti. Muhalefet sık sık, Devlette keyfi ihale yapıldığını, büyük ihalelerin kamuoyunda çok tartışılan ve herkesin bildiği Beş müteahhitin tekeline verildiğini açıklıyor.

2- Devlet kaynakları ve imkanları, tüm bürokrasi kadrosu, bütçe giderleri, seçim popülizmi olarak kullanıldı.

Cumhurbaşkanı her seçimde devletin bütün kaynaklarını, tüm kadrolarını seferber ediyor. Bütçeden hane halkına yardım I ve II başlıkları altında para dağıtılıyor.  Bu durumda Kamu görevi aksıyor, hizmet arzı daralıyor ve hizmet arzının maliyeti artıyor.

3- Devlette Liyakat kalktı.

Bir kısım Kamu personeli, sınava tabi olmayan kurum olan diyanete atanıp veya Bakan özel kalem müdürlüğünde görevlendirildi oradan sınavsız olarak dağıtıldı. Yazılı sınava mülakat sistemi getirildi ve taraftar olmayanlar elendi. Çalışanlar liyakat esasına göre değil, AKP’li olmalarına göre değerlendirildi. Mülakat sistemi, personel alımında partili seçme tekeline dönüştü. Bu yollarla Devlette liyakat esası kaldırıldı.

4-Devlette Şatafatın Fırsat Maliyeti yüksek oldu.

Fırsat maliyeti, ister özel sektörde olsun ister kamu sektöründe olsun, bir mal ve hizmet üretimini bir birim artırmak için başka bir mal ve hizmet üretiminden vazgeçmek gerekir.  Kamuda bir harcama yapılırken ikinci bir hizmet üretiminden zorunlu olarak vazgeçiliyor. Söz gelimi saray yapılırken okul yapmaktan vazgeçiliyor. Oysaki aynı hizmet için zaten Çankaya köşkü vardı. Orada da aynı hizmet yapılırdı. Bu durumda Beştepe iktisadi anlamda atıl yatırımdır.

2015 yılında İstanbul’da Yıldız sarayı Mabeyn köşkünde yapılan Erdoğan -Merkel görüşmesi, Avrupa’nın en büyük yayın organları tarafından “Şatafat ve şaşaa, altın koltuklar, boğazdaki lüks saray, otoriter Erdoğan,” başlıkları ile çıkmıştı. 7 Temmuz 2021 ‘de Mecliste, Okluk koyunda 750 milyon liraya mal olan Cumhurbaşkanı yazlık sarayı tartışıldı. AKP‘li vekil bu saray ‘’Cumhurbaşkanının şahsi malı değil, devletin sarayı ‘’diye hem sanki cumhurbaşkanın da olabilirmiş gibi akla zarar ve normal insanlarla alay eden bir savunma yaptı.

Beştepe sarayının nominal maliyetini hesaplamak mümkün değil. Üç-beş milyar arasında tahmin yapılıyor.

Van gölünde de saray yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Camiye gidiş konvoyu, tüm dünyada sosyal medyada ‘’ aman Allah’ım ‘’ dedirtiyor. Yüzlerce araç, akrep ve helikopterlerin eşliğinde, saatlerce trafik kesiliyor. Söz gelimi videoyu çeken ‘’ konvoydan dolayı cadde kapalı 20 dakikadır tramvay gelmiyor. ‘’ Diyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanının kullanımında 8 uçak olduğunu söylüyor. Muhalefet ise 8 uçak sadece Cumhurbaşkanı’na tahsisli bulunurken, Bakanlıklar, Genelkurmay, Emniyet’e ait VİP uçaklarla birlikte uçakların sayısının 15 olduğunu söylüyor. Kaldı ki bir Cumhurbaşkanı için diğer ülkelerde olduğu gibi bir veya iki uçak yeter.

Cumhurbaşkanın ‘’itibardan tasarruf olmaz‘’ anlayışı nedeni ile Devlette lüks ve trafik polisi Çakarlı Mercedes furyası oluştu.

Cumhurbaşkanının kurduğu kurulla, danışmanların kullandığı ve park halindeki binlerce resmi Ekim 2022 ayı sonunda basında yer aldı. Bürokraside ve belediyelerde tüm makam araçları ithal pahalı araçlardır.

Beştepe yerine Türkiye’nin birçok ilinde devlet yatırım yapabilir ve istihdam yaratabilirdi. O zaman bu yatırımlar büyüme ve kalkınmaya sürekli katkı yapardı. Demek ki Beştepe’nin toplumsal maliyeti yapılan nominal harcama değerinden da daha yüksek oldu.  Dahası Atatürk Orman çiftliğinde çok sayıda ağaç kesildi ve çevre maliyeti oluştu. Yani ülkeye fırsat maliyeti çok daha yüksek oldu.

Basında dolaylı olarak fırsat maliyetini vurgulayan başlıklar yer alıyor; bir örnek; ‘’Sarayın Camları 701 milyon lira, bu parayla 6 tane baraj yapılırdı.’’

Bugün ekonomide yaşamakta olduğumuz ağır bunalımın temel nedenlerinden birisi Cumhurbaşkanının ‘’ İtibarda tasarruf olmaz ‘’anlayışı doğrultusunda bütçeden yapılan şatafat harcamalarıdır.

Yarın devam edecek.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir