Atatürk , TBMM kurulmadan önce , Türkiye’nin Milli Siyaset ( ulusal politika ) uygulaması gerektiğini söylüyor. Bu gün kürselleşme sürecinde Türkiye’nin geldiği nokta , bu sözün ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor.
Aslında , Türkiye dünyada kürselleşme sürecinde ulusalcı politika uygulamayan tek ülkedir… Bu nedenle de en zararlı çıkan ülke yine Türkiye ‘dir.
Türkiye ekonomisi IMF reçeteleri ile hem dünyanın en kırılgan ekonomisi oldu.. Hem de en çok cari açık vererek kan kaybeden ekonomisi oldu.
Küreselleşme , bir ülkenin imkanlarını dünyaya peşkeş çekme değildir.. Öyle olsaydı , dünyaya en fazla açık ABD bu süreçten en zararlı çıkan ülke oldurdu. Oysaki , ABD ulusalcı politikalar uygulayarak , bu süreçten en karlı çıkan ülke oldu.
ABD faiz ayarlamaları , Kotalar , milli parası doların değer kaybetmesi gibi ekonomik önlemlerle , müdahaleler gibi siyasi yollarla ulusalcı politikalar uyguluyor.
Örneğin ,Dünyada ekonomik büyüme için Çin örneği veriliyor.. Oysaki 1.4 milyar Çin halkı amerikan halkının refahı için çalışıyor.
Bu Nasıl oluyor ?
Çin işçisi ayda 50 dolar işçilik ücreti alarak , ucuz mal üretiyor.. Bu malı ABD halkına satıyor.. Ucuz olduğu için daha çok mal tüketerek ABD halkının refahı artıyor. ABD bu malları ve hizmetleri kendi parası , dolarla satın alıyor..
Çin ise aynı dolarları geri vererek , sanayileşmiş ülke işçilerinin ayda 3000 dolar ücret alarak ürettikleri Demir- çeliğe harcıyor..
Kaldı ki , Çin de üretim yapan firmaların çoğu uluslararası sermayeye ait firmalardır.. Bunlarda kazançlarını dışarıya transfer ediyorlar.
Veya Çin ABD’ den cari işlemler fazlası olarak aldığı dolarları da ya kendi merkez bankasında tutuyor.. Ya da bu dolarları yeniden ABD hazine bonosuna yatırıyor.. ABD’ nin Cari açığını finanse etmiş oluyor. ABD hazine bonolarından aldığı faizi de yine dolar olarak alıyor.
Burada Çin halkına yansıyan ne var ? Eğer Çin bu dolarlarla stok yapmasaydı veya ABD hazine bonosuna yatırmayıp da ülkede yatırım yapsaydı , altyapı , bayındırlık , sosyal hizmetlere harcasaydı , toplum bu büyümeden pay alacaktı ..
Üstelik , Çin ve japonya’daki bu yüksek rezervler , doların değeri düştükçe eriyor.
Küreselleşmede , fırsatçı ve spekülatif sermayenin doymak bilmeyen iştahı , bizim gibi bilinçsiz ülkeleri vurdu. Bu vurgunun yolunu IMF , siyasi iktidarlar ve sorosun açık toplum enstitüsünün içerideki ortakları açtı.
Sıcak paranın yarattığı suni ortam kaybolmaya başladı.. Büyüme yavaşladı.. İşsizlik ve yoksulluk arttı.. halk duyarlı olmaya başladı.. Artık toplum ulusal çıkarları ön planda göremeye başladı .. Ancak bu defa da ülke ve toplum çıkarları için duyarlı olmaya başlayan halkın bu ulusalcı tavrını , laikliği , ünite yapıyı ve Cumhuriyeti içine sindiremeyenler , Milliyetçilik yapılıyor şeklinde ilan ediyorlar.