TÜKETİCİYİ TEFECİLER KURTARIYOR

İnternette bir ilanda şöyle diyor:
Herhangi bir bankadaki sistemin yarattığı tabloya şöyle bir bakalım, “Diyelim ki 5000 lira kredi borcunuz var. Bankaya asgari yüzde 20 ödeme yapıyorsunuz… Banka sizden ayda 250 lira, yılda 3000 lira faiz alır. Bitmez bu borç”…
Hani, ömür biter yol bitmez gibi… Ömür biter… Borç bitmez… diyor… Ve ilan devam ediyor…
  “Biz tüm borcunuzu kapatıyoruz. Bize 12 ayda 800 lira faiz veriyorsunuz.”

Bu ilanı veren bir tefecidir. Artık halkı bankaların elinden tefeciler kurtarıyor. Şaka gibi ama gerçek..
Ne kadar acı bir gerçektir ki, halkı bankaların elinden artık tefeciler kurtarıyor.
Kredi kartı azami faiz oranlarını yasaya göre Merkez Bankası tayin ediyor.
21 bankanın tamamı, ilan edilen azami faiz üzerinden, yani nakit çekilmesi halinde yıllık yüzde 33.6 ve gecikme faizi olarak da yıllık yüzde 42.6 faiz alıyor.
Merkez Bankası’nın referans faiz olarak ilan ettiği haftalık repo faizi yüzde 8’dir. MB bankalara, ben size yüzde 8 ve yüzde 9 faizle kaynak veriyorum. Siz tüketiciden yüzde 42.6 faiz alın diyor.
* Merkez Bankası bankaların ajansı gibi çalışıyor.
* Yüzde 42.6 faiz ilan eden bir Merkez Bankası istikrarı nasıl koruyacak
21 bankanın tamamı, ilan edilen en yüksek faiz oranından faiz alıyor. Bu demektir ki, bankalar fiili kartel oluşturmuştur.
Oysa ki Anayasanın 167. maddesi, devlet  “piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” diyor.
Yine Anayasanın aynı maddesi, “devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır” diyor.
Oysa ki, bankalar halkın mevduatına yüzde 8 faiz veriyor. Buna karşılık kredi kartlarından, nakit kredilerde yüzde 420 kâr, gecikme faizlerinden yüzde 532 kâr sağlıyorlar.
* Yüzde 532 kar, spekülatif kar değil mi?
* MB spekülasyona neden alet oluyor?
* Hükümet bankaların halkı istismar etmesine neden göz yumuyor?
* Bu istismar serbest piyasa düzenine uyar mı? 
Aslında hükümet ve Merkez Bankası kredi kartlarında anayasa suçu işliyor. Merkez Bankası kendine verilen yetkiyi istismar ediyor.
Bankalar, dolar kredilerinden de yüzde 30.5 ve yüzde 37.3 faiz alıyorlar.
Libor faizi sıfır dolayında iken bankaların dolar kredisinden yüzde 37. 3 faiz alması, Güinnes rekorlar kitabına geçecek bir uygulamadır.
16 Temmuz 2008 tarihinde, bir kanun teklifi vermiştim. Bu teklifim kredi kartlarında akdi faizin en fazla mevduat faizi artı yüzde 40 ve gecikme faizinin ise mevduat faizi artı yüzde 50 olması şeklindeydi.
Yani bankalar yine kâr edecekti… Ancak yüzde 500 değil, yüzde 40 yüzde 50 kâr edecekti. Reel sektörde kâr ortalaması yüzde 10 ile yüzde 20 arasındadır.
Parlamento’da AKP grubu bu teklifimi reddetti. Yani bankaların yüzde 500 kâr almaya devam etmesine onay verdi.
Bu söylediklerim sanal değil… Belgelere ve uygulamalara dayalıdır.
Doğru politikalar için, doğru teşhis koymak gerekir. Kredi kartı mağduru yok, borçlusu var demek, yüzde 500 spekülatif kârı görmezlikten gelmektir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir