Başbakan yardımcısı, son yıllarda sanayi üretiminin milli gelirdeki payının düşmesini, tehlikeli bir trend olarak ifade etti. Aslında, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’da aynı yorumu yapmıştı.
Aslında Küreselleşmenin en büyük sorunu reel sektör ile finans sektörü arasında dengenin bozulması oldu. O kadar ki sıcak para , fırsatçı ve spekülatif sermaye hareketlerine hakim oldu. Finansal balon oluştu. Finansal kriz yaşandı. 2008 den beri Dünya bu sorunla meşgul oluyor. FED tahvil alımını azaltıp, faizlerde zaman içinde normalleşmeye geçiş kararı aldı… Ancak bu defa da Avrupa Merkez bankası Likiditeyi artırma kararı aldı.
Hükümetler reel sektör ile finans sektörü arasında denge sağlayacak, finans sektörünün reel sektörü temsil kabiliyetin artıracak kararlar almakta zorlanıyor… Çünkü sıcak para birçok ülkede hem ekonomiyi, hem de hükümetleri kontrol altında tutuyor. Bizim gibi yüksek cari açık veren ve yüksek dış borcu olan ekonomiler sıcak paraya mecburdur. Aksi halde dış borçları çeviremez ve cari açığı kısa vadede finanse edemezler.
Türkiye 2002 yılında cari açık bir milyar doların altındaydı. AKP iktidarında geçen 13 senede Türkiye 458 milyar dolar cari açık verdi. İhracat 35 milyar dolardan(36,1 olacak ) 152 milyar dolara çıktı diye övünenler, İthalatın da 51,5 milyar dolardan 252 milyar dolara yükseldiğini neden söylemiyor? 13 yıl içinde yıllık ihracat 117 milyar dolar artarken, yıllık ithalat 200,5 milyar dolar arttı. Üstelik bu ithalat içinde yatırım malının payı çok düşük. Türkiye içerde iplik, deri gibi aramalı fabrikalarını kapatarak, dışarıdan ithalat yaptı. Tüketim malı ithalatı yaptı.
Cari açık sıcak para ve dış borçla finanse edildi. Bu gün için yakın tehlike dış borçlardır. Türkiye’nin dış borç stoku 2014 ortasında 400 milyar doları geçti.
Aşağıdaki tabloda 2007 yılı ile 2013 yılları arasında GSYH’ daki artış ve Dış borçlardaki artış karşılaştırılmıştır. Her ikisi de dolar cinsinden olduğu için reel kurdaki değişme dikkate alınmamıştır.
Ayrıca, TÜİK 2006 yılında bir gecede GSYH’ yı geriye revize ediyorum diye yüzde 30 artırdığı için, tabloda 2007 ile 2013 arasındaki dönem gösterilmiştir.
2007 -2013 ARASINDA MİLYAR DOLAR OLARAK GSYH VE DIŞ BORÇ ARTIŞI |
||||
|
GSYH |
KISA VADELİ DIŞ BORÇ STOKU |
UZUN VADELİ DIŞ BORÇ STOKU |
TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU |
2007 |
658,8 |
43,1 |
207,2 |
250,3 |
2013 |
820 |
124,7 |
262,1 |
386,8 |
7 YILDA ARTIŞ |
161,2 |
81,6 |
54,9 |
136,5 |
ORT. YÜZDE ARTIŞ |
3,5 |
27 |
3,8 |
7,8 |
7 yılda GSYH 161 milyar dolar artmış. Yan her yıl ortalama yüzde 3,4 büyümüş. Buna karşılık ayni 7 yılda dış borç stoku 136,5 milyar dolar artmış. Dış borçlarda yıllık ortalama artış hızı, büyüme oranından daha fazla, yüzde 7,8 olmuş. Dış borçların büyümeden daha fazla artması dış borçların sürdürülemez olduğunu gösteriyor. Ayrıca Yılda yüzde 3,4 gibi düşük bir büyüme de GSYH ‘nın dış borç ödeme kapasitesinin olmadığını gösteriyor.
Kaldı ki, FED’in bizi dünyanın en kırılgan ülkesi olarak ilan etmesinden sonra, diğer ülkelere göre daha pahalı dış borç kullanıyoruz. Dış borç yükü artık daha hızlı artıyor.
Cari açık ve dış borç sorunu her zaman Türkiye’nin yumuşak karnı olmuştur. Sıcak para ve spekülatif sermaye bu sorunu erteler ve fakat çözmez. Ertelendikçe sorun ağırlaşır. Yani tehlike herkesin bildiğinden daha yakındır.