İŞSİZLİK KADER DEĞİL

Türkiye de artık herkes anladı ki , gerçek işsizlik oranı Türkiye İstatistik Araştırma Kurumu (TÜİK ) ‘in dediği gibi yüzde 10 değil.. Her şeyden önce insanlar  yüzde 9 veya yüzde 10 gibi işsizlik oranlarının  komik olduğunu yaşayarak görüyorlar. 

 

Kaldı ki , TÜİK’ in ‘’iş bulsalar hemen çalışacaklar ‘’dediği 2 milyon dolayında işsiz var.. İş bulma umudunu kaybettiği için iş aramayan 600 – 700 bin dolayında işsiz var. Ayrıca yazın bir iki ay çalışıp , 10 ay süreyle yatan tarım işçilerini de katarsak , Türkiye’de işsiz sayısı  ilan edildiği şekilde  2.5 milyon değil , en az 5 milyondur.   Dört kişiden birisi işsizdir.

 

 

 

2001 yılında uygulamaya giren ‘’Güçlü ekonomiye geçiş programı ‘’ geçici bir yangın söndürme programıydı. İstihdam ayağı yoktu. Gelir dağılımı ayağı yoktu.. Bu günde aynı program olduğuna göre , geçiş dönemi devam ediyor.. yangın bitmedi … Zira yangın söndürme programı yürürlüktedir. Bu program devam ettiği sürece , işsizlik daha da artacaktır. Çünkü artık  hızlı büyüme dönemi de bitiyor. 

 

Şu halde , işsizlik kader değil.. Uygulanan bir ekonomik programın getirdiği bir sonuçtur. Çözüm için önce bu programı ortadan kaldırmak ve yerine ‘’dinamik bir yapısal dönüşüm ve kalkınma programı ‘’ getirmek  gerekir.

 

DEVLET NE YAPMALI ?

 

İşsizliği önleme devletin , dolayısıyla devleti yönetenlerin temel görevidir. Devlet yalnızca bankaları kurtarmakla , yalnızca karlı işletmeleri satarak gelir sağlamakla görevini yapmış olmaz. Siyasi iktidar eğer işsizliği önleyemiyorsa görevini ihmal etmiş demektir..  Bu günkü iktidarın işsizlik sorunu bu güne kadar  ne programında  nede gündeminde oldu.

 

Devletin yapması gereken , önce altyapı yatırımı yapmaktır. Faiz dışı bütçe fazlası vermeyi , altyapı yatırımlarından daha  

Önce tutarsanız , üretim ve istihdam sorununu çözemezsiniz..

Mamafih , AKP iktidarı yüzde 6.5 faiz dışı fazla vermekle övündü.. Ancak altyapı yatırımlarından keserek bu fazlayı verdi.

Bütçede altyapı yatırımlarından kesmek tasarruf anlamına gelmez…

 

Altyapı yatırımları yapmazsanız, özel sektör de üstüne fabrika kurmaz. İstihdam olmaz.. İşsizlik sorunu çözülmez.

 

Altyapı yatırımlarının eksik olması, üretim maliyetlerinin  artmasına neden olur. Örneğin yeterli ve düzgün yol olmazsa , ulaştırmada zaman kaybı olur. Araçların amortismanları yüksek olur.   

 

Eğitim ve sağlıkta beşeri sermayedir.. İnsana yapılan yatırımdır… Toplum için bir altyapı yatırımıdır. Eğitim ve sağlıktan kesip faiz dışı fazla verirseniz  , halk arasındaki sözle ‘’ harcı borcunu kurtarmaz ‘  Yani zararı  faydasından daha yüksek olur.

 

Bu anlamda , yalnızca eğitime kaynak ayırmakla da iş bitmiyor.. Ayrıca özellikle yüksek öğrenimde iş gücü veya insan gücü planlaması yapmak gerekir.  Vasıflı işgücü ihtiyacını tespit ederek , bu ihtiyaca göre insan yetiştirmek gerekir.  

 

Böyle bir planlama mevcut değil.. Bunun içinde gençler arasında işsizlik oranı yüksektir. AKP ‘nin ise , imam hatip okulları arkasında koşmaktan başka bir endişesi olmadığı görülüyor.

 

  

YATIRIMLARIN TEŞVİK EDİLMESİ ..

 

Öte yandan , işsizliğin çözülmesi yatırım yapılması ve üretim artışı ile olur.

 

Bizde kur düşük olduğu için , yeni yatırım yapmak yerine ara mallarını ithal ediyoruz.. Demek ki önce kur politikasını değiştirip , rekabet gücümüzü artırmak zorundayız. Bu gün üretimde yüzde 70 olan ithal aramalı oranını yüzde ellinin altına düşürmeliyiz.

 

Emek yoğun yatırımlara daha yüksek devlet  teşvik ‘i vermek ve bu yatırımları teşvik etmek gerekir.

 

İstihdam üzerindeki yüzde 42 oranına ulaşan , prim ve vergi yükünü AB ortalamasına yani   yüzde 25’e düşürmek gerekir.

Aksi halde istihdam üstünde  bu kadar prim ve vergi varken , kimse yatırım yapmaz..  Veya kaçak işçi çalıştıranların sayısı artar. Veya yatırım yapan da ‘’teknoloji yoğun  yatırım ‘’ yapar.. İstihdam yükünün yüksek olmasından dolayı daha maliyetli olan Emek yoğun  yatırım yapmaz.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir