KRİZ EZBERİ BOZAR

Yıllarca küreselleşmenin tek taraflı olduğunu, yalnızca sermayenin bir kısmı için, yani spekülatif sermaye için küreselleşme olduğunu hepimiz söyledik. Reel yatırım sermayesi, emek ve mal için engeller olduğunu herkes biliyordu. Ancak hedge fonlar, spekülatif sermaye o kadar güçlü idi ki, kimse önünde duramadı. Tersine bizde olduğu gibi, spekülatif sermayenin önünde bir güç olan devlet bir kenara konuldu… Spekülatif sermayeye hizmet edecek, dalgalı kur sistemi gibi sistemler benimsendi.

Şimdi anlaşıldı ki, devletin ekonomi içindeki payı ve yaptırım gücü azalırsa, piyasa spekülatif yapı kazanır. Krizlere karşı dayanıksız olur.

Hâlâ Maliye Bakanı Unakıtan, “Sular dalgalı… Herkes kendi gemisine baksın” diyor. Oysa ki ekonominin tek kaptanı var… O da hükümettir. Deniz dalgalı ise bunda küresel gelişmelerin etkisi olduğu kadar, hükümetin spekülatif sermayeye dayanarak iş yapmasının da payı var. Demek ki hükümet ekonomi gemisini iyi getirmedi… Şimdi de götüremiyor.

Devleti bir kenara koymak yanlış

Kriz, tek taraflı küreselleşme olamayacağını ve devleti bir kenara koymanın yanlış olduğunu gösterdi. Bir ezberi bozdu. Devletin ekonomideki yerini optimal bir noktaya taşımak gerekir.

Şimdi bile bazı ezberlerden vazgeçemiyoruz… Örneğin yaşamakta olduğumuz kriz için, finansal kriz diyoruz.

Ekonomik krizler, finans sektöründe başlar. Ancak orada kalmaz. Mutlaka reel sektörü ve tüm ekonomiyi etkiler. Sermayeyi ve emeği etkiler. Zira ekonomide sektörler ve faktörler iç içedir. Ayrıca, kürselleşmede ekonomik sınırlar kalktığına göre, ABD ve Avrupa gibi ülkelerde kriz varsa bütün dünyada var demektir… Bu nedenle, küresel finansal kriz demek doğru değildir… Dünya ekonomi krizi demek gerekir.

Adı ne olura olsun demek de doğru değil… Zira yalnızca finansal kriz dersek, alınacak önlemleri de daha dar çerçevede ve yalnızca bir sektöre göre almış olacağız. Mamafih, ABD ve Avrupa ülkelerinin likit desteklerinin bir işe yaramadığını gördük.

Politikalarda ezberi bozmak

Alev bacayı sarmışken hâlâ, “Bize bir şey olmaz” demek veya “Bizim bankalar sağlamdır” demek, deve kuşu misali, kafayı kuma sokmaktır. Yerine hükümetin bir kriz yönetimi oluşturması gerekir. Alacağı önlemleri açıklayarak, kamuoyunu, iktisadi ajanları ikna etmesi ve güven vermesi gerekir.
Önemli bir ezber, IMF’nin getirdiği mali politikalardır. Hükümet üyeleri, “Mali disiplini iyice sıklaştırmamız lâzım” diyor.

IMF, faiz dışı fazla oranını, mali sıkılaştırmayı, enflasyonla mücadele için getirmişti. Resesyonda mali politikaları sıkılaştırırsanız, resesyonu artırmış olursunuz.

Krizlerde uygulanması gereken mali politikalar, esnek mali politikalardır.
Uygulanması gereken bütçe politikası, “Konjonktürel Bütçe Politikasıdır.” Durgunlukta, devletin altyapı yapması, özel yatırımları desteklemesi, reel sektöre kaynak aktarması, nedeniyle ortaya çıkan bütçe açığının enflasyonu artırma etkisi zayıftır.

Yine IMF’nin getirdiği dalgalı kur politikası da yanlıştı. Ters tepti. Kur dengesini sağlayamadı. YTL’nin aşırı değerlenmesine neden oldu. Dalgalı kur sistemi ekonomiye “sıcak para ve hedge fonların” saldırmasına yaradı.

Dalgalı kur sisteminin değişmesi gereğini, 2004 yılında “kur riski” isimli bir kitap yazarak açıklamıştım.

Özet olarak, kriz ekonomik bir gerçektir. Bu gerçeği en hafif yarayla atlatmak için, ezberi bozup, kriz ekonomisi uygulamak zorundayız.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir