Kamu Bankalarının Zararı Cebimizden Çıkıyor

1980 sonrası , Dünyada özelleştirme , ideolojik saplantıya dönüştü. Özelleştirme felsefesi , piyasanın yaptığı özel malların üretiminin piyasaya bırakılması , kamu altyapılarının ise devlette kalması şeklindeydi. Telekom gibi altyapı tekeli olan bir kamu kurumunu özelleştirmenin bu gün ne kadar yanlış olduğunu internette yaşamakta olduğumuz sorunlar gösteriyor. Rekabete kapalı olan İnternet hem daha pahalıdır ;   hem de uygulamada aşırı kesinti yaşıyoruz.

Kaynakların en verimli ve etkin kullanılması ve en yüksek büyüme sağlanması için Devletle  Piyasa arasında optimum denge olmalıdır. Et balık kurumunun özelleştirilmesi ile , et fiyatları arttı. Stokçuluk arttı. Oysaki et ve Balık kurumu üreticinin malını normal fiyata alıyor ve üstüne yüksek kar koymadan satıyordu. Yani üretici de kazanıyordu, tüketici de ucuz et yiyordu.

Tekelleri ve tanzim satışları özelleştirip , kamu bankalarının  sayısını artırmanın iktisadi bir gerekçesi yoktur.

Halen devletin elinde 10 banka var. 2020 itibariyle Devlete ait bankalar ;

  • Ziraat Bankası
  • Ziraat Katılım Bankası
  • Vakıfbank
  • Vakıf Katılım Bankası
  • Halk Bankası
  • İller Bankası
  • Türk Eximbank
  • Türkiye Kalkınma Bankası
  • Birleşik Fon Bankası
  • Adabank’tır.

Kamu Bankalarından Ziraat Bankasının görevi , tarım sektörüne ucuz kredi vermektir. Düşük faiz farkından doğan zararı hazine karşılıyor. Tarım kredilerini özel bankalarda verebilir. O zaman faiz farkını yine hazine karşılar.

Esnaf Kredilerini  de halk bankası yerine başka bir özel banka verebilir. Aradaki farkı yine hazine karşılar. Hatta devlet ihale açar , en düşük faizi veren banka ile sözleşme yapar.

Vakıfbankın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve Vakıflar   Genel Müdürlüğü tarafından idare edilen yüzde 58.5 oranındaki A ve B grubu hisseleri de hazineye devredildi.

Vakıfbank kamusal bir görevi yoktur. Aslına bakarsak Türkiye de vakıfları kamunun ve özel kişilerin tasallutundan kurtarıp , yeni bir düzen getirmek gerekir. Vakıfbank’ın da adını değiştirmek gerekir.

Her şeyi özelleştiren siyasi iktidar kamu bankalarını neden elinde tutuyor ?

Önceki hafta ; Bloomberg’in haberine  göre kamu bankaları doların 6 TL’yi aştığı cuma günü  ve öncesinde olmak üzere 4 milyar dolar sattı. Kamu bankaları hükümetin talimatı ile pahalı dolar alıyor. Kur artışını önlemek için  ucuza satıp zarar ediyor. Aradaki zarar da vatandaşın vergileri ile karşılanıyor.

Önce sabah gurubunun sonra Hürriyet gurubunun satışında , kamu bankaları kredi verdi. Bu krediler içinde dönmeyen krediler olursa , zararı hazine karşılayacak , yani yine vatandaşın cebinden vergi olarak çıkacak.

Özet olarak , geçmişe ve bu gün kamu bankaları hükümetlerin elinin altında kullandığı fonlar haline geldi. Bunun içindir ki Türkiye de kaynaklar çarçur edilmiş oluyor , bir türlü istikrarı sağlayamıyoruz.

İller bankası ve Eximbank dışında kamu bankalarının piyasa değeri takriben 100  milyar lirayı geçer.  Kamu bankalarının özelleştirilmesi ile bütçe açıklarının önemli bir kısmı da kapatılır.

Sonuç : İller Bankası ve Türk Eximbank , piyasa elinde aynı işlevleri göremez. Bu iki bankayı kamu elinde tutmak ve kalanını özelleştirmek gerekir.

 

One thought on “Kamu Bankalarının Zararı Cebimizden Çıkıyor

  1. Değerli hocam bazı yorumlarınıza katılmıyorum. Temel sorun Kamu bankaların zararının hazineden karşılanması değil verilen kredilerin katma değer veren alana verilmemesidir. (Üretim, teknoloji, ihracat…) Bankalar güven müessesedirler. Bazı insanlar sırf kamu bankası olduğu için maaşlarını , yatırımlarını bu bankada tutuyor . Kamu bankalarını piyasadan çekerseniz ( bahsettiğiniz 2 banka piyasaya yeterli değildir) devleti mevcutta kalan bankaların insafına bırakırsınız ki bu da yukarıda bahsettiğiniz özelleştirme örnekleri gibi olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir