Kamu Bankaları ve TOBB, Siyasi Arpalık Oldu

2023 seçimleri öncekilerden çok farklı olacak. Siyasi iktidarın devam etmesi bu günkü koşullarda ve bu günkü siyasi eğilime bakarsak mümkün görünmüyor. O zaman, AKP iktidarda kalmak için bu seçimde, her seçimde olduğundan daha fazla popülizm yapacaktır.

1- Başta, “Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli krediler artacaktır. KGF kredilerinin yüzde 80’i KOBİ’lere gidiyor. KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ kredilerine kefil olur. İşletmeler KGF kefaletinde kullanılan kredileri bankalara ödemediği zaman KGF zararı karşılar ve krediler bu fondan çıkar.

Kredi Garanti Fonu’nun yüzde 28,3’ü TOBB yüzde 28,3’ü de KOSGEB’indir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomideki rolünü ve etkinliği ile rekabet güçlerini artırmak ve sanayide entegrasyonu sağlamak amacıyla kurulmuş kamu kurumudur. KOSGEB’in kaynaklarını siyasi iktidarın seçim popülizmi için kullanması doğru ve yasal değildir.

TOBB kaynakları, özel sektör işletmelerinin verdiği aidatlardan oluşur. TOBB bu aidatları siyasi iktidarın popülizmi için kullanırsa, TOBB yöneticileri bu sorumluluğun altından kalkamaz.

Zaten siyasi iktidar, odaları parti şubesi gibi kullanıyor. Söz gelimi İstanbul Ticaret Odası’nın 700 bin dolayında üyesi var. Bunlar yüksek aidatlar ödüyor. Ama İTO başkanının kim olacağını Cumhurbaşkanı işaret ediyor. İTO araştırma fonlarını tamamıyla siyasi yandaşlara ve ideolojik militanlara veriyor. Üyelerin yararlandığı mekanlara içki yasağı getiriyor. Üst düzey çalışanlar birkaç yerden maaş alıyor.

Hükümetlerin, TOBB kaynaklarını KGF aracılığı ile seçim odaklı ve riski yüksek olan kredilerde kullanmasına karşı, üyelerin de yargıya gitmesi ve ödediği aidatların meslek dışında popülizm amaçlı kullanılmasına itiraz etmeleri gerekir.

Önceki tecrübelerden gördük ki; KOBİ’ler aldıkları kredilerle yatırım yapmadı. Zira, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve hükümete güven gibi yatırımların gerektirdiği altyapı sorunları var. KOBİ’ler bu kredileri tüketimde kullanıyor.  Bu nedenle ithal girdi ve tüketim mallarında ithalat talebi artıyor. Bu da cari açığı artırıyor. Paralel olarak enflasyonu tetikliyor. Dahası KOBİ’ler bu kredilerle yatırım yapmış olsalardı, gelir artışı olacaktı ve bu krediler geri ödenmiş olacaktı.

Yarı kamusal kurumlar olan odaları AKP ajanı olmaktan çıkarıp, tarafsız ve üyelere hizmet eden kuruluşlar haline getirmek gerekir.

2- Genelde ve her seçim de AKP kamu bankalarını da popülizm için kullanıyor.

Devlet tekellerini, piyasayı düzenleyen et- balık kombinelerini özelleştiren bir iktidar, kamu bankalarını neden elinde tutar? Tek nedeni siyasi iktidarın kamu bankalarını parti bankası gibi kullanmasıdır.

2023 yılında Halk bankası esnaf kredileri, sayı ve miktar olarak artacaktır. Kamu bankalarının yönetimi siyasi iktidarlara, onları basiretli tüccar gibi yönetmesi için geçici olarak verildi. Oysaki AKP 20 yıldır bu bankaları siyasi yemlik olarak kullanıyor. Sabah grubunun alınmasında, Doğan medyanın alınmasında bu bankalar kullanıldı. Siyasi iktidar kamu bankalarını siyasi arpalık olarak kullanmakla yetki istismarı yapmış oluyor.

Halen devletin elinde 10 banka var. 2022 itibariyle Devlete ait bankalar;

  • Ziraat Bankası
  • Ziraat Katılım Bankası
  • Vakıfbank
  • Vakıf Katılım Bankası
  • Halk Bankası
  • İller Bankası
  • Türk Eximbank
  • Türkiye Kalkınma Bankası
  • Birleşik Fon Bankası
  • Adabank’tır.

Kamu Bankalarından Ziraat Bankasının görevi, tarım sektörüne ucuz kredi vermektir. Düşük faiz farkından doğan zararı hazine karşılıyor. Tarım kredilerini özel bankalarda verebilir. O zaman faiz farkını yine hazine karşılar.

Esnaf kredilerini de halk bankası yerine başka bir özel banka verebilir. Aradaki farkı yine hazine karşılar. Hatta devlet ihale açar, en düşük faizi veren banka ile sözleşme yapar.

Vakıfbank’ın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından idare edilen yüzde 58.5 oranındaki A ve B grubu hisseleri de hazineye devredildi.

Vakıfbank kamusal bir görevi yoktur. Aslına bakarsak Türkiye de vakıfları kamunun ve özel kişilerin tasallutundan kurtarıp, yeni bir düzen getirmek gerekir. Vakıfbank’ın da adını değiştirmek gerekir.

Sonuç: İller Bankası ve Türk Eximbank, piyasa elinde aynı işlevleri göremez. Bu iki bankayı kamu elinde tutmak ve kalanını özelleştirmek gerekir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir