Askerin ve üniversitenin bulunduğu Anadolu illeri daha hızlı kalkınıyor. O ilde pazar canlanıyor… Ev kiralama imkânı doğuyor… İş imkânı çıkıyor… İnşaat, ihale imkânları doğuyor… Sonuçta il ekonomisi gelişiyor… Halkın geliri artıyor.
Bunun içindir ki ve haklı olarak her il öteden beri üniversite istiyor.
Meclis’te görüşülmekte olan yasa tasarısı ile üniversitesiz il kalmayacak. Üniversitesi olmayan illere de üniversite kurma kararı yasalaşacak. Geriye üniversite kurmaktan daha önemli olan “Üniversiteyi hizmete açmak” kalıyor.
Bir yasayla üniversite kurmak kolaydır… Ancak üniversiteyi açmak o kadar kolay değil… Hatta hiç kolay değildir.
1) Üniversitenin, eğitime, araştırmaya, çalışmaya uygun bina ve altyapıya sahip olması gerekir.
Üniversitelerin araştırma ve yayın faaliyetleri, eğitimden daha önde gelen işlevidir. Bu nedenle, kütüphane, bilgi teknolojisi, laboratuar ve diğer araştırma ünitelerinin kurulup, donatılması gerekir.
Gerek inşaat, gerekse bu gibi altyapıların tamamlanması uzun zaman gerektirir. Siyasi iktidarlar popülist davranarak bu altyapıyı tamamlamadan, rasgele binalarda üniversite açarlarsa, bundan insan kaynağı ve ülkenin mali kaynakları zarar görecektir.
Öğretim üyesi ihtiyacı
2) 1980 ihtilâlinin en büyük zararı yüksek öğrenime oldu. Kenan Evren, üniversiteleri Doğramacı’ ya teslim etti. Doğramacı da üniversiteleri kullandı. Kendi kurduğu vakfa bağlı birtakım şirketler kurarak, üniversitelerin imkânlarını bu şirketlere aktardı. Örneğin, üniversiteler mobilyasını, kırtasiyesini, Doğramacı’ nın şirketlerinden alırdı. YÖK sınav sorularını doğramacının matbaasında basardı… Güzel sanatlarda, konservatuarlarda ders verenler, doktora yapmadan, doçent olmadan, tez kitap yazmadan bir gecede profesör oldular. Sanat kriterleri ile akademisyenlik kriterleri birbirine karıştı. Gerçekte akademisyenlik de ders vermek değildir… Araştırma ve yayın yapmaktır. Zaten akademisyenlikte terfi etmek için yeteri kadar araştırma ve yayın aranır. Sonuçta öğretim üyesinin yetişmesi de zaman gerektirir. Eğer illerde açılacak yeni üniversiteler, yeterli akademik kadrolara sahip olmasalar, sağdan – soldan taşıma suyla değirmen döndürmeye kalksalar, üniversiteler de ölü doğmuş olacaktır.
İnsan gücü planlaması
HER ile yeni bir üniversite, zaman içinde gerekliydi… Ancak daha da önemli sorun, bu üniversitelerde hangi fakültelerin ve yüksek okulların kurulacağı sorunudur. Bunu bilmek için Türkiye’de yüksek öğrenimde “insan gücü planlaması” yapmak gerekir.
İnsan gücü planlaması, ülkenin ihtiyacı olan iş gücünün tahmin edilerek, bu tahmine göre insan yetiştirmektir. Türkiye’de bu planlama yapılmadığı için, mühendis fazlası ve doktor eksiği var.
YÖK şimdi daha da popülist bir kararla 50 bin ek kontenjan sağladı. Sonuçta işsiz mezunlar artacak… Gençlerde moral bozukluğu, karamsarlık yayılacaktır. Üniversite önündeki yığılmayı, meslek liseleri açarak, gençleri daha erken işe yönlendirerek önlemek daha akıllıca bir yoldur.