G-20: DAHA FAZLASI OLMAZ

G-20, gelişmiş 20 ülkeyi ifade ediyor. Ancak gerçekte bu ekonomilerin bir kısmı gelişmiş, bazıları ise gelişmekte olan ekonomilerdir.
Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 25 ülke içinde 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşuyor.
G-20 ülkelerini ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Avustralya, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Güney Kore, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu oluşturuyor.
Tayvan, İsviçre, Norveç, İran ve Venezüela, ekonomik olarak bazı üyelerden daha büyük olmalarına rağmen G-20’de bulunmuyor.

Birçok AB ülkesi de, G- 20’de bağımsız olarak değil sadece AB Komisyonu olarak temsil ediliyor.
Özetle G-20’nin oluşumunda bile bir ahenk yok. Toronto’da, 2 gün süren G-20 toplantısının ardından açıklanan sonuç bildirgesinin özeti şöyle:
* G-20’ler 2013 yılına kadar, bütçe açıklarını en az yarı-yarıya indirilmeli,
* Merkezi devlet borçlarının GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla)ya oranını 2016 yılına kadar dengeli bir duruma sokmalı,
* Sosyal Güvenlik ağları güçlen-dirilmeli,
* Kurumsal yönetim reformları artırılmalı,
* Mali pazarlar gelişmeli,
* Altyapı harcamaları artırılmalı,
* Daha fazla döviz kuru esnekliği sağlanmalı,
* Spekülatif fonlar kontrol altında tutulmalı,
* Vergi cennetleri ve ‘kara para’yı önleyecek yasal ve idari düzenlemeler yapılmalı,
* 2013 yılı sonuna kadar, ticaretin ve yatırımların önündeki engeller kaldırılmalı,
Banka vergileri konulması ile ilgili bir anlaşma olmadı.
Bu kararların içinde yuvarlak ve iş olsun diye alınmış olanları var…  Muğlak olanları var… Örneğin bütçe açıkları ve borçlar ülkeler arasında çok farklı oranlardadır.  Yapılması gereken, bütçe açıklarının ve hükümet borçlarının GSYH’ya azami oranlarının verilmesi olmalıydı.
G-20’lerin gelişmişlik düzeyleri, işsizlik oranları, sektörel yapıları, faiz oranları, kur sistemleri çok farklı ülkeler… Alacakları karar ancak bu şekilde kısmen dilek ve kısmen öneri şeklinde olacaktır.
Kaldı ki, herkes kendi ulusal çıkarına göre bir politika uygulamak zorundadır.  G-20’nin alacağı kararlar, tüm üye ülkeleri tatmin etmeyebilir.
Örneğin, ABD ve AB, Çin’den yuanın değerini artırmasını istiyorlar. Yuanın değeri artarsa, Çin’in dünyada rekabet gücü düşer. ABD ve AB kazanır… Çin kaybeder… Herkes bizim gibi akılsız değil ki, parasının değerli para olması ile övünsün… Değerli para demek, cari açık demektir. Dış ekonomik ilişkilerde kaybetmek demektir.
Küresel ekonomiyi her ülke kendi ulusal çıkarı için kullanmaya çalışıyor. Örneğin, G-20’ler spekülatif fonların kontrolünü isterken, buna karşılık yatırım sermayesinin önünün açılmasını isterken, biz tersine sıcak parayı teşvik ediyor, sıfırdan yatırım yapacak yabancı sermaye girişine bin türlü bürokratik zorluk çıkararak engelliyoruz.
G-20’nin spekülatif sermaye, yatırımlar, kara para gibi kararları bizce yarar sağlar… Ne var ki bizde karar verenler sıcak paracılar ve neticede ulusalcılığa karşı çıkanlar olduğu için hep kaybediyoruz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir