Ekonomide Canlanma İstikrara Nasıl Yansır ?

Ekonomi 2018 son çeyrek ve 2019 ilk iki çeyreğinde küçüldü. 2019 ikinci çeyreğinde yüzde 0.9 oranında büyüdü. Son çeyrekte ise yüzde 5 dolayında  büyüme olur. 2019 yılını yüzde bir dolayında büyüme ile kapatırız. Bu arada yatırımlarda daralma devam ediyor. Fert başına GSYH 2019 yılı için eksi 0.5 dolayında olur.

Özet olarak ekonomide canlanma var ve fakat durgunluktan çıkamadık. Oysaki önceki krizlerde, kriz  ertesi yılında  yüksek büyüme yaşanmıştı. GSYH ; 2001 krizinden sonra 2002  yılında GSYH yüzde 6.2 ve 2009 krizinden sonra 2010 yılında yüzde 8.9 büyümüştü.

2009 krizi kendi krizimiz değil, global krizdi. 2001 krizi ise kendi krizimizdir.

Bu defa 2019 krizinden sonra , 2020 de geçmiş kriz ertesi yıllarda olduğu gibi yüksek büyüme oranları olmayacak. GSYH’da büyüme yüzde 3, fert başına GSYH büyüme  yüzde 1.6 dolayında olur.

Fert başına yüzde 1.6 büyüme ile Türkiye gelir yaratamaz , ortalama tasarruf oranını yükseltemez, yatırım için birikim yapamaz ve dış borçları çevirmek için yeterli kaynak yaratamaz.

O zaman ‘’ Kriz sonrası durgunluk neden devam ediyor ? ‘’ sorusu önem kazanıyor.

1. Ekonomide canlanma var… Bu canlanma  yapısal çözümlerden ve artan yatırımlardan değil,   tüketimde  iç dinamiklerin harekete geçmesinden  , Hükümetin baskı yaparak kredileri genişletmesinden  , konut teşviklerini artırmasından ve 2019 yüksek reel faiz nedeniyle  finansal yatırım araçlarına olan spekülatif talebin artmasından kaynaklandı. Sürdürülebilir yüksek büyüme için güven ortamı gerekir.

2. 2001 krizinden sonraki şartlarda şimdi mevcut değil. 2001 krizinden sonra hızla iyileşmeyi sağlayan iki önemli etken oldu ;

Birisi ; yapısal sorunlar bu günkü kadar birikmemişti. Kurumsal yapı , hukukun üstünlüğü ve insan hakları ve demokratik özgürlükler tartışılmıyordu. Yatırımlar için güven ortamı vardı.

İkincisi ; İMF çıpa oldu. İMF politikaları tarım ve çalışan kesime zarar verdi ve fakat aynı zamanda yabancı yatırımlar için güven oluşturdu.

3. 2020 de Pozitif büyüme işsizlik oranını düşürmüyor. Çünkü üretimde kullandığımız ithal girdi oranı yüksektir. Dahası büyüme kendinden daha yüksek oranda cari açık yaratıyor. Ayrıca kapasite kullanım oranı düşüktür. Üretimde artışla kapasite kullanım oranında meydana gelecek artış , daha düşük oranda istihdam yaratıyor.

EKONOMİK GÖSTERGELER
 I. OCAK 2020 REEL SEKTÖR GÜVEN SON BİR YILDA DEĞİŞME ENDEKSİ  YÜZDE
PERAKENDE TİCARET (105,0) 13,5
HİZMET SEKTÖRÜ (95,2) 21,6
İNŞAAT SEKTÖRÜ (78,9) 39,1
II. BÜYÜME
2019 YILI 1,1
2020 YILI 3,0
III.TÜFE + FAİZ BEKLENTİSİ
2020 OCAK AYI TÜFE 1,1
2020 YILLIK TÜFE 10,0
MB 2020 SONU FAİZ 10,0
IV. İŞSİZLİK
2019 ORTALAMA İŞSİZLİK ORANI 12,5
2020 ORTALAMA İŞSİZLİK ORANI TAHMİNİ 13.0

Global ekonomide , sermaye hareketlerinde yavaşlama var ve fakat eğer Türkiye de güven sorunu olmasaydı , yabancı yatırım sermayesinde daha düşük azalma olurdu. Gelişmekte olan ülkelerde ortalama büyüme oranı yüzde 4 , 2020 enflasyon oranı ise yüzde 3.5olarak  bekleniyor. FED ve ECB varlık alımlarına devam edeceklerini açıkladılar. Özetle Türkiye ‘yi durgunluğa sokacak bir global ortam mevcut değildir.

En büyük risk , enflasyonu düşürmeden faiz oranlarını düşürülmesidir. Eksi reel faiz tasarrufların , altın , dövize gitmesine neden olur. Eksi faiz önce borsanın da artmasına neden olur ve fakat Türkiye şartlarında ekonomik istikrarı daha çok  bozacağı için , devam etmez.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir