EĞİTİM DE POPÜLİZM KURBANI

Bir insan yetiştirmek, uzman yapmak, bir fabrika kurmaktan daha zordur… Daha da önemlidir. Hele hele çağımızda. Artık makine ikinci planda kalmıştır. Zaten vasıflı insan olmazsa, sermaye de olsa, fabrika kuramazsınız. Teknoloji üretemezsiniz.

Eğitimle kazanılan bu vasıflara insana yatırım, (beşeri yatırım sermayesi-insan sermayesi) deniliyor.

Maddi sermaye, konjonktürün iyileşme dönemlerinde, insani sermayeden daha hızlı büyür. Buna karşılık şoklara karşı dayanıksızdır, depresyon  ve kriz dönemlerinde küçülür. Beşeri yatırım sermayesi ise nesillere bilgi ve teknoloji aktarılması nedeniyle her zaman kümülatif olarak büyür.

Biz kalkınma aşamasında, sermaye kadar eğitimde de birikim yapmalıyız.

Tersine eğitime ayrılan kaynakları, oy uğruna, popülizm uğruna çarçur ediyoruz. Toplumun geleceğini ipotek altına alıyoruz.

1- Beyin göçü hızlandı.

Kaynak harcayarak yetiştirdiğimiz bir gencin başka bir ülkeye gitmesi olan beyin göçünde, son yıllarda artış gözleniyor. Bu artışı yurt dışında iş başvuruları ve vatandaşlık arayanların artmasından anlıyoruz. Beyin göçündeki artışın temel nedenleri, gençler arasında işsizlik oranının artması, demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda geri düşmemizdir.

2- Yetişkin eğitimi yetersiz kaldı.

18 yaş ve üstü fertlerin mesleki veya kişisel alanlarda bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla örgün veya yaygın eğitim faaliyetleri ile gayriresmi öğrenme yollarına katılma oranları, TÜİK’in açıklamasına göre, ortalama yüzde 22.7 oldu. Bu oran kadınlarda yüzde 18.9, erkeklerde ise yüzde 26.6 oldu.

Yani yetişkinlerin yalnızca dörtte birden azı, kişisel bilgi düzeyini ve mesleki becerilerini geliştirmek istemişlerdir.

3- Açık öğretimde mezuniyet oranı çok düşük.

1995 seçimlerinden önceydi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Nafi Oruç, rahmetli Ecevit’i Baltalimanı’nda yemeğe davet etmişti. Rektör Bülent Berkerda idi. Ben de İktisat Fakültesi Dekanı idim.

Daha önce İstanbul Ticaret Odası adına, Marmara Üniversitesi Rektörü Ömer Faruk Batırel ve ben bir araştırma grubu kurarak, ‘‘Açık öğrenimde etkinlik ” konulu bir araştırma yapmıştık.

Basında yer alan bu araştırmayı, Ecevit anlatmamı istedi… Ben de  Açık öğretime kaydolan her 100 kişiden yalnızca 6 veya 7 kişisi işi sonuna kadar götürüyor ve mezun oluyor. Mezuniyet oranı düşüktür. Açık öğrenimde kaynak kaybı var. Açık öğretim, örgün öğretimin yerini tutmuyor. Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi, açık öğretimle ancak yetişkinler için bilgi ve beceri artırma eğitimi yapılmalıdır diye anlattım.

Her şey bitti, Ecevit: ”Biz, açık öğretimi benimsiyoruz. Üniversite önünde birikim tansiyonunu düşürüyor” dedi.

4- İdeolojik eğitim, geleceğimizi ipotek altına aldı.

Kalkınmanın önemli bir şifresi, insan gücü potansiyelinin etkin kullanılmasıdır. Bunun için de mesleğe yönelme orta öğrenimde başlamalı, yüksek öğrenimde  devam etmelidir. Her hangi bir alanda ihtiyaçtan fazla insan eğitmek kaynak israfı demektir.

Siyasi iktidar, herkesi İmam Hatip Liselerine yönlendirmek istiyor. Birçok bakan da bundan övgüyle bahsediyor.

Oysa ki Diyanet İşleri’nin 2017-2021 stratejik planında, tehditler arasında

”İlahiyat ve İmam-Hatip Lisesi mezunu sayısının kontrolsüz/plansız artışı ve mezunların nitelik sorununun bulunması’‘ da bir madde olarak yer alıyor.

Sonuç: Hangi alanda olursa olsun popülizm, her seçimde daha fazla taviz, daha fazla popülizm getirir ve sürdürülemez. Ancak bu aşamalarda toplum refahında telafisi imkânsız kayıplar olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir