Bu Akılla Cari Açık Çözülmez

Ödemeler dengesi, Ağustos , Eylül , Ekim aylarında Cari fazla  verdi. Bu aylarda dış ticaret açığı fazla azalmadı. Cari fazlanın oluşması , hizmet gelirlerindeki artıştan kaynaklandı.

Hizmet gelirlerinde artı bakiye  de , taşımacılık , seyahat , yolcu ve inşaat sektöründen giren dövizlerdir. İçerde inşaat sektöründe maliyetler arttı. Demir gibi bazı malzeme temininde sorun yaşanıyor. Müteahhitler dışa yöneldi.

2021 yılı Ocak – Kasım arasında Ödemeler Bilançosunda net hata ve noksan kaleminden , nereden geldiği belli olmayan , 19 milyar 696 milyon dolarlık giriş var. Buna karşılık Ocak- Kasım 11 aylık cari açık  daha az 10 milyar 816 milyon dolardır. Bu tabloda cari açık hesabının güvenirliği yoktur.

Suriyeli ve Afganlıların elini kolunu sallayarak gelmesi gibi , dövizde nerden gelirse  gelsin , spekülatif te olsa  serbestçe giriyor. Ya da iktidar kayıt dışı döviz getiriyor. Bu durum ülke riskini ve kırılganlığı artırıyor.

Ödemeler Bilançosunda ölçüm hataları gibi nedenlerle 3-4 milyar dolar fark olabilir. Bu fark ölçüm ve beyan hataları gibi hatalardan ileri gelir ve makul karşılanır. Ancak 11 ayda 19 milyar 696  milyon  dolar kaynağı belirsiz girişin olması, sermaye hareketlerinin kontrolsüz olduğunu gösteriyor.

Nereden geldiği ve nereye gittiği belli olmayan döviz girişleri ve çıkışları, piyasada kırılganlığı artırır, ciddi yabancı yatırım sermayesini ürkütür.”

Aslında Hükümet elindeki har kaynağı hoyratça kullanıyor. Türkiye ye üç yıllığına 500 bin dolar getirene vatandaşlık veriyor. Bir yabancı yurt dışından 500 bin dolar kredi alıyor. Yüzde 2 faizle 3 yıl için 30 bin dolar faiz ödüyor. Üç yıl sonra 500 bin lirayı geri götürüyor. 30 bin liraya Türk vatandaşı olmuş oluyor. Türkiye’nin dövize ihtiyacı var ve fakat bu dövizi bulmak için milli birliğimiz tehlikeye giriyorsa , bunu önce adında Milliyet sözü olan MHP’ nin iyi düşünmesi gerekir.

Öte yandan Hükümet , geçici çözümlerle ve kur artışı ile zorla cari açığı bitireceğini zannediyor. Gerçekte ise Türkiye de dış açıklarının nedeni  , üretimde ithal girdi oranının yüksek olmasıdır.

Eğer aramalı ve hammadde ithal edemezsek , üretim yapamayız . İhracat malı üretiminde ithal girdi oranı yüzde 70’tir. Girdi ithal edemezsek, ihracat yapamayız. Yani kur artışı ihracatta rekabet gücünü artırır ve fakat ithalatta da maliyeti artırır.

Çözüm , ithal girdi oranını yüzde 15 ‘seviyesinin altına indirmektir. Bunun için önce içerde hukuk ve demokrasiye dönerek yatırım ortamı yaratmak gerekir.  Sonra ithal girdi yerine ithal ikamesi politikası uygulamak ve teşvik vermek gerekir.

Dikkat edersek , hükümetin ithal girdiyi azaltmak niyeti yok. İstese de yapamaz. Zira hukuk düzenini, demokrasiyi getirirse ve otokrasiden dönerse, kendisi kalmaz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir