2019 da dünyada ortalama büyüme oranında yumuşak bir iniş bekleniyor. Söz gelimi İMF’ Dünya 2018 ortalama büyüme tahmini yüzde 3.7 , 2019 ise 3.5 olarak tahmin ediliyor.
Finans piyasasının ve sermaye hareketlerinin ise tersine daha hareketli olacağı tahmin ediliyor. Avrupa Merkez Bankasının 2011 yılından beri artırmadığı faiz oranlarını düşük düzeyde de olsa artırması bekleniyor.
ABD -Çin dış ticaret tarife sorunlarının da 2019 da dengeye oturması bekleniyor.
Demek ki Türkiye küresel gelişmelerden olumsuz etkilenmeyecektir. Biz içeriye kendimize bakalım . Elbette ki küresel sorunlar bütün ülkeleri etkiler. Ancak hiçbir şey yokken biz ekonomik sorunları dış güçlere bağlarsak , zayıf ve dirençsiz olduğumuzu itiraf etmiş oluruz . Dahası bu yol kolaycılık olur ve çözüm üretemeyiz.
Türkiye’ye 2017 yılının 11 ayında 23.3 milyar dolar portföy yatırımı ( net yükümlülük oluşumu ) girdi. 2018 yılının aynı 11 ayında ise bu giriş yerine bir milyar dolarlık çıkış oldu.
2018 ‘ yılını cari açıktaki gerileme ile ilk 11 ayda net hata ve noksan kaleminden giren kaynağı belirsiz 19.5 milyar dolar kurtardı.
Her şeyden önce ekonomiyi sıcak paraya bağımlı olmaktan kurtarmalıyız. Zira Sıcak para girişi ekonominin canlanmasına katkı sağlıyor ve fakat aynı zamanda da spekülasyonu ve doğal olarak kırılganlığı da artırıyor. Çıkışı ise durgunluğun artmasında etkili oluyor.
Son haftalarda giren portföy yatırımları , borsayı canlandırdı. Ekonomide olumlu bir hava yarattı. Ancak devam edecek mi ? Gidişat hükümetin tutumuna , hukuki ve demokratik altyapıya , faiz kararlarına ve 31 Mart seçim iklimine bağlı olarak değişecektir.
Bu çerçevede Türkiye’nin öncelikli hedefi , içte ve dışta güven yaratmak olmalıdır.
Seçim günü silahlı guruplar , ‘’özel’’ adını başlık yapan bir takım sivil oluşumlar , altında oluşumlar , eski Milli eğitim Bakanının siyasi arenada dini kullanması gibi eylemler ve nihayet hükümet kanadından piyasaya gelen tehditler , ekonomik istikrarı bozmaktadır. Güven bunalımı yaratmaktadır.
Gerçekte ise güven istikrarın birinci unsurudur. Zira sermaye ürkektir.
TÜİK’in açıkladığı sektörel güven endekslerine göre işimiz hiçte kolay görünmüyor.
Açıklanan , Ocak 2019 Hizmet , Perakende Ticaret ve İnşaat sektörlerinde ;
- Her üç sektörde de de güven endeksi, güven sınırının altına düştü ve bir yıl öncesine göre geriledi. Güven kaybı en fazla yüzde 34.7 düşüşle İnşaat sektöründe meydana geldi.
- Her üç sektörde son üç ayda işlerinin bozulduğunu söylüyor. Anketlere verilen cevaplara göre bu sektörlerden Hizmet sektörü son üç ayda işlerinin yüzde 28.6 oranında , perakende ticaret sektörü yüzde 24.9 oranında ve inşat sektörü ise yüzde 42.7 oranında işlerinin düştüğünü söylüyorlar.
- Yine önümüzdeki üç ayda her üç sektör de daha az işçi çalıştıracağını söylüyor. Bu demektir ki önümüzdeki aylarda işsizlik artacaktır. (aşağıdaki tablo )
REEL SEKTÖR GÜVEN ENDEKSİ 2018/2019 | |
OCAK AYI YILLIK DEĞİŞME (YÜZDE) | |
ENDEKS | DEĞİŞME |
Hizmet | -23,2 |
Perakende Ticaret | -12,9 |
İnşaat | -34,8 |
SON ÜÇ AYDA İŞ DURUMU | |
Hizmet | -28,6 |
Perakende Ticaret | -24,9 |
İnşaat | -42,7 |
TOPLAM ÇALIŞAN SAYISI GELECEK 3 AY BEKLENTİSİ | |
Hizmet | -13,4 |
Perakende Ticaret | -18,7 |
İnşaat | -31,0 |