2015 faiz tartışması ile geçti. Hükümet, Merkez Bankası’nın faizleri artırmasını istemiyor. Merkez Bankası da hiçbir zaman olmadığı kadar hükümetin isteklerini harfiyen yerine getiriyor.
Hükümetin faizlerin düşük kalmasını istemesinin altında ekonomideki durgunluk yatıyor. Hükümet faizler düşük kalırsa ekonominin canlanacağını düşünüyor. Bu yaklaşım teorik olarak doğrudur. Ancak bu günkü durgunluğun daha etkili nedenleri bulunmaktadır.
1. Türkiye’nin tasarruf eğilimi düşüktür. Düşük ve eksi faiz, tüketimi teşvik ediyor. Tasarruf köstekliyor. Tasarruf açığı dış kaynakla karşılanıyor. Küresel konjonktür ve Türkiye’nin Ortadoğu ve terör sorunları, dış kaynak girişini düşürdü.
2. Teknolojik gelişmenin düşük olması, eğitimde etkinliğin düşük olması gibi nedenlerle büyüme için toplam faktör verimliliği düşük kaldı. Bu konuda yapılmış olan bilimsel araştırmalar mevcuttur.
3. Tarımda verimlilik düşüktür. Modern tarıma geçiş yavaş olmaktadır. Tarım sektörü gizli işsiz barındırmaktadır.
4. Siyasi iktidarın koordineli bir büyüme ve kalkınma planı yoktur. Günübirlik politikalar belirsizliği artırıyor. Bunun içindir ki Türkiye için kırılgan ekonomi teşhisi konulmuştur. Kırılgan ekonomide yatırım iştahı olmaz.
Bu şartlarda eksi faiz tersine ekonomide yanlış kaynak transferine neden oluyor. 2015 mevduatın yüzde 3.81 oranında eksi faiz getirisi olmuştur. Bu demektir ki bir yıl önce bankaya 100 lira yatıranın parası şimdi satın alma gücü olarak 96.19 liraya gerilemiştir. Eriyen mevduatın, eriyen kısmı bir anlamda mevduat sahibinden bankaya kaynak transferi demektir. Zira bankalar bu mevduatı yüksek faizle kredi vermek için kullanmıştır.
2015’te, devlet içi borçlanma senetleri reel getiri oranı da yüzde eksi 6.84 olmuştur. Bu demektir ki devlete 100 lira borç verenlerin bu paralarının 6.84 lirasına devlet enflasyon yoluyla el koymaktadır. Yani devlet iç borçlanma senedi alanlar 2015 yılında devlete kaynak aktarmıştır. Başka bir ifade ile devlet enflasyonu kullanarak devlete borç verenlerden gizli vergi almıştır. (Aşağıdaki tablo )
Özet olarak, Türkiye de eksi faiz kaynak dağılımını ve gelir dağılımını bozmaktadır. Hükümetin düşük faizde ısrar etmesinin hiçbir gerekçesi yoktur.
2015 yılının en yüksek zararını borsa getirdi. Borsada olanlar ortalama olarak varlıklarının reel olarak beşte birine yakın kısmını kaybettiler. Aslında uzun dönemde de borsada reel getiri yoktur. Spekülasyon olduğu için bazı fonlar ve aracılar kazanmaktadır.
2015 yılında en yüksek reel getiriyi, yüzde 16.95 ile, dolar sağlamıştır. Dolar, Euro karşısında da değer kazanmıştır. 2 Ocak 2015 günü 1,2051 olan Euro/ Dolar paritesi, 31 Aralık 2015 günü 1,0911 ‘e gerilemiştir.