Uygar toplum, , kültürlü ve eğitimli nüfusa sahip, fikir, sanat ve endüstri ve bilgi alanlarında gelişme göstermiş bir toplum demektir. Bunun içindir ki Türkiye 200 yıldır uygarlığın temeli olarak gördüğü batı toplumu olmak, Batılılaşmak istiyor. Avrupa Birliği için de bunun için bu kadar ısrarlıdır.
Uygar toplumda, fert başına gelir çok yüksek olmasa da insan refahı daha yüksektir… Zira bu toplumlarda mevcut kaynaklar daha rasyonel, daha verimli kullanılmaktadır. En basit örnek, şehirlerde kaldırımlar her sene yeniden yapılmaz. Yollara Önce asfalt dökülüp, sonra bu asfalt kazılarak kanalizasyon, ertesi sene bir daha kazılarak doğalgaz geçirilmez. Her şey planlı yapılır. Önce yol altyapısı yapılır. Sonra asfalt dökülür ve o yollar bir daha kazılmaz.
Fethiye’de bulunan Kayaköy Yunanistan’la mübadele sırasında, elli-altmış yıl önce boşaltılmıştır… Kayaköy bir dağın eteğinde yamaca kurulmuştur… Yamaca kurulmasında anlaşılan iki amaç gözetilmiştir…
Birisi, halk ovanın düz ve verimli alanlarına ev yapmak yerine, buraları ekip-biçmiş… Üstelik , bir zeytin ağacı ekmişse, zeytin ağacının altına ve ağaca sarılacak şekilde, bir de asmada ekmiş..
İkincisi, hem selden, hem de düşmandan korunmak açısından daha avantajlı olduğu için, evlerini yamaca yapmışlar.
Biz ise ,yerleştikten sonra, Kayaköy’ü harabe olarak bırakmışız.. Düz ovalara evler, kebapçılar yapmışız.. Ekecek – biçecek yer bırakmamışız…
Eğer uygar bir toplum olabilseydik, ovayı ve dağı aynen eski yerleşenler gibi verimli kullanırdık.
Yine uygar toplumlarda insanlar daha mutludur.. Çünkü hoşgörü ve saygı vardır.
Avrupa’da ve Amerika’daki paralı yollarda, otomatik makinelerden geçerken bir aksama olursa, kimse arkadan korna çalmaz. Türkiye’de eğer bir dakika duraklarsanız, korna sesinden yer gök inler.
Bir gün kırmızı ışıkta ikinci araba idim. Benim önümde de yani birinci sırada başka bir araba vardı. Yeşil ışık yandı. İlk sıradaki araba korna çalmaya başladı. Sonra ne yaptığının farkına vararak, devam etti. Yani insanlar korna çalmaya o kadar alışkan ki, kendi kendilerine dahi korna çalıyor. Kimin rahatsız olacağı onu ilgilendirmiyor.
Ayrıca, uygar toplumlarda sosyal ilişkiler daha gelişmiştir. Bu oluşum toplumun yaşam kalitesini yükseltmektedir.
İnsanlarda ” sosyal fayda, sosyal maliyet ” bilinci oluşmuştur. Bu nedenle, kimse kimseye zarar vermez. Dahası, herkes çevreye dikkat eder. Çevreye verilen zararın bir gün kendini vuracağını bilir.
Uygar toplumlarda siyasi kavgalar olsa bile düzeyli olur. Küfürlü ve hakaret dolu kavgalar olmaz. Siyasi direnmeler, güç kullanılarak değil, akıl kullanılarak yapılır. Türkiye de mecliste bir milletvekili bir konuda dirense, önce iktidar milletvekilleri yaka paça dışarı çıkarır.
Uygar toplumlar etik anlamda gelişmiş toplumlardır… Herkes kamuda yolsuzluğun başkasının hakkını yemek anlamına geldiğinin farkındadır. Herkes yolsuzluğun günah olduğunu ve yolsuzluk yapanın yanında kalmayacağını bilir…
Aynı şekilde gelir dağılımı ‘da daha düzgündür… Ya da en az geliri olanlar bile bir yaşam standardı tutturabilir.
Aslında iktisadi kalkınma, gelişme, uygar olmayı da içeren bir kavramdır ve bunun indir ki büyümeden daha geniş anlamdadır.