SLOGANLA DEVLET YÖNETİLMEZ

On  gün kadar önce Tarım Bakanı Faruk Çelik, “Kırmızı et sektörü temsilcileriyle aldığımız karar gereği kıymanın tavan fiyatı 32 lira, kuşbaşı etin tavan fiyatı ise 34 lira olacak’‘ diye açıklama yaptı. 

Önceki gün de Hürriyet gazetesinde, birçok kasabın tavan fiyata uymadığı ve Kıymanın 40 lira, kuşbaşının da 42 lira olan etiketleri yayınlandı. Devlete ait, Et ve süt Kurumu sitesinde ilan edilen kırmız et  satış fiyatları ise bakanın ilan ettiği  tavan fiyattan daha  düşüktür.

 

 

Et ve Süt Kurumu da, kasap ta karkas eti aynı toptancıdan alıyor. Nasıl oluyor da bu kadar fark ortaya çıkıyor? 

Gelişmiş bir ekonomide, Almanya’da veya ABD’ de olsa aynı ürün arasında bu kadar yüksek  fiyat farkı olmazdı. Türkiye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bu fark oluyor… Zira spekülatif bir piyasada kazanan kolay kazanıyor, kolay kazandığını da kolay harcıyor. Hesap yapmıyor. Ayrıca aracılar arasında  monopolleşme oluyor. 

Sebze ve meyvede de öğle değil mi? Tarlada 50 kuruş olan domatesi 3 liraya yiyoruz. Çünkü piyasada aracılar arasında  monopolleşme var. 

Et ve Süt Kurumu’nun yalnızca 7 kombinesi ve üç soğuk hava deposu var. İstanbul’da  yalnızca soğuk hava deposu var… Elbette bu cüssede ette fiyatları etkileyecek bir potansiyele sahip değildir. 

Oysaki , Et ve Balık Kurumu’nun özelleştirilmeden önce 38 kombinesi vardı. Et ve Balık Kurumu, et kombineleri veteriner hekimlerin kontrolünde kasaplık hayvanı  üreticiden değerine  alım ve kesimlerini yaparak, hijyenik şartlarda  tüketiciye uygun fiyatla satardı. Yani  piyasayı düzenleyici, spekülasyonu ve monopolleşmeyi önleyici güce sahipti. Bu kombinelerin  bir kısmı özelleştirildi. Bir kısmı kapatıldı. 

Özal döneminde, özelleştirme sanki kalkınmanın ön şartı imiş gibi savunulmaya  başlandı. Sloganlaştırıldı. AKP iktidarında bu süreç hızlandı. Gerçekte Özelleştirme yapılırken tüketici yararının iyi hesaplanması  gerekir. Tüketiciye yansıyacak faydanın hesabı yapılırken özelleştirilecek kamu üretici birimi hakkında aşağıdaki soruların cevapları aranır:

·Özel girişimci, ürünü daha düşük fiyata üretecek mi? Bu ürün tüketiciye daha ucuza satılacak mı?

·Daha yüksek üretim elde edilecek mi?

·Daha iyi kalite ve ürün çeşidine ulaşılacak mı?

·Daha çok yenilik yapılabilecek mi?

·Özelleştirme önceki duruma göre, çalışanlara, üreticilere, ihracata ve vergi mükelleflerine ilave yarar sağlayacak mı?  

Yukarıda saydığımız 5 sorunun cevabı, özelleştirilecek kamu üretici birimi için olumlu olursa, bu takdirde, özelleştirme etkin yapılmış demektir… Ekonomide kaynak kullanımında etkinlik sağlanmış olacaktır. Ve topluma yararı olacaktır… Aksi takdirde özelleştirme yapmak toplumsal faydayı artırmayacağı gibi ayrıca hem kaynak dağılımında etkinlik bozulmuş olacak hem de tüketici için ve toplum için ortaya zarar çıkacaktır.

Et ve Balık kurumunun özelleştirilmesi bu yanlışın en iyi göstergelerinden birisidir. Zira; Tüketici piyasada eti daha yüksek fiyata yiyor… Kombineler kapatıldı, arsalarında inşaat yapıldı. Et üretimi azaldı. İstihdam azaldı.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir