Şanghay İş Birliği Örgütü AB’ye Alternatif Olabilir mi?

15-16 Eylül 2022 tarihlerinde Özbekistan’ın Semerkant şehrinde Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) Devlet Başkanları Konseyi Zirvesine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’da katılacak.

Şanghay İşbirliği Örgütü (Şanghay Paktı ) beş ülke ,Çin, Rusya ,Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan’ın 1996 yılında oluşturdukları bir örgüttür. Sonradan Özbekistan, Hindistan, Pakistan ve İran’ın katılımı ile üye sayısı 9 oldu.

Türkiye 2012’de, Şangay İş birliği Örgütüne (ŞİÖ) ‘’Diyalog ortağı ‘’olarak katıldı. Diyalog Ortaklığı statüsü, üçüncü ülkelerin örgütle belirli alanlarda sınırlı iş birliği yapmalarına olanak sağlamaktadır. Bu statü, kurumsal bağın derecesi bakımından “gözlemci ülke” statüsünün altında, “misafir katılımcılar” statüsünün ise üzerinde yer almaktadır.

Dünyada da Şanghay paktını, Avrupa Birliğine alternatif olarak gören yorumlar yapılmaktadır.  Gerçekte ise Şanghay paktı totaliter rejimlerin iş birliğidir.

Fredoom House -Dünya Özgürlükler evi endeksine göre, Şanghay paktına üye 9 ülke içinde; insan hakları ve siyasi özgürlükler olarak , özgür ülke statüsünde ülke yoktur. Bir tek Hindistan kısmen özgür ülke statüsündendir.

Gerçekte ise İnsan hakları olarak Hindistan Dünyanın en kötüsüdür. Çünkü bu ülkede kast sistemi hakimdir.

Kast sisteminde bir sosyal sınıfa mensup olanlar, başka bir sosyal sınıftan biri ile evlenemiyor. Kırsal kesimde üst sınıfta olanlar, alt sınıfla yemek yemeği kirlenme olarak kabul ediyorlar. Dahası hiçbir hakları olmayan kast sınıflamasına bile sokulmayan, toplumun en düşük tabakası olarak kabul edilen Dokunulmazlar grubu var. Böyle bir toplumda insan haklarından bahsetmek mümkün değildir.

Çin’de siyasi anlamda demokrasi yoktur. Siyasete tek parti, Çin Komünist Partisi (ÇKP) hakimdir. Ulusal Halk Kongresi üyeleri ÇKP tarafından seçilen temsilcilerden oluşmaktadır. Genel seçim uygulaması yoktur. Devlet yönetiminin en yetkili organı ÇKP Merkez Komitesi’ne bağlı olan Politbüro Daimi Komitesi’dir.

Çin’de bir milyondan fazla etnik Uygur, Kazak, Hui, acımasız bir şekilde “yeniden eğitim” adı verilen kamplara sürülmüştür. Bu uygulamalar dünya kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor ve Çin mallarına olan talep azalıyor.

Çin son yıllara kadar mülkiyet konusunun yeni tarifi ve gevşetilmesi sayesinde kalkınma sağladı. Ne var ki, Başkan Şi Jinping yönetimindeki Çin Komünist Partisi, piyasa ekonomisi ve mülkiyet konusundaki hassasiyetini kaybetti. İnsan hakları konusunda, demokrasi talebinde bulunanlara ağır cezalar verildi. Çin’de ideolojik propaganda yeniden ön plana çıktı.

Çin’in mülkiyet hakları ve yabancı sermaye yatırımları konusunda sınırlı imkanlarına artık şüphe ile bakılıyor. Bu gidişle Çin kalkınması bir yerde tıkanır.

Rusya ve Putin’i söylemeye gerek yok… Putin eski Sovyetler paktına dahil olan ülkeleri kendi toprağı olarak görüyor. Komşularını işgalle tehdit ediyor. Geçen gün bu köşede ‘’Putin demokrasi için bir tehdittir ‘’ diye, nedenlerini açıklayarak yazmıştım.

Örgüte üye diğer ülkelerde de, başkanlık sistemi ve otokrasi hakimdir.

Bu durumda , Şanghay örgütü , dikta rejimlerin koruyan bir örgüttür. Türkiye’nin bu örgüte yanaşması, ülkenin şifreleri ile oynamak demektir. Türkiye’nin 200 yıllık batı yolunu kapatmak demektir.

2004 yılında Türkiye üyeliği için, heyecanla Türkiye’nin önünü açan AB, neden Türkiye’yi dışlama noktasına geldi ? Nedenleri AB ‘nin Türkiye ülke raporlarında var… Başta gelen iki neden; ‘’ Türkiye’nin otokrasiye gitmesi ve Hukukun üstünlüğünü kaldırması ‘’ dır.

Şanghay paktının ise demokrasi ve hukuk derdi yoktur. Tersine bu ülkelerdeki totaliter iktidarlar için demokrasi bir risktir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir