Piyasadaki dalgalanma burada bitmeyecek. Makro göstergeler arasındaki dengesizlik ve sermaye piyasasında aşırı şişmenin kazasız atlatılması da olası değil.
Ayrıca küresel ekonomik sorunlar da, tüm dünyada endişe yaratıyor. Bu sorunlar bizi de tedirgin etmektedir.
Biz bu aşamada, kendimize özgün politikalar üretmeliyiz.
Örneğin artık “İktisadi Büyüme” yerine, eğitim düzeyinde, sağlık imkânlarında, kültürel yapıda gelişmeleri ve kişiler ve bölgeler arası gelir dağılımında iyileşmeyi de içeren “İktisadi gelişme”yi hedef almalıyız.
İstikrar politika araçlarında, IMF reçetelerini atıp, ekonomik ve sosyal yapıya uyan politikalar geliştirmeliyiz.
Dalgalı kurla olmadı
HER şeyden önce dalgalı kur sistemini kaldırmalıyız. MB tarafından açıklanan 2007 cari açık tutarı 38 milyar dolara ulaştı. Dalgalı kur varken, bu açığı çözemeyiz. Çünkü dalgalı kur işlev yapmıyor. Sıcak para stoku döviz arzını artırıyor. Kur düşüyor. Düşük kur ithalatı cazip kılıyor.
Dalgalı kur sistemi neden çalışmıyor?
· Dalgalı kur sisteminin çalışması için, YTL faizi ile döviz faizinin aynı düzeyde olması gerekir. Aksi takdirde sıcak para girişi önlenemez. Sistem çalışmaz. Türkiye’de YTL faizi düşürmek mümkün değil. Düşürülürse sıcak para çıkar. Yine ülke riski düşmeden faiz düşmez.
· Dalgalı kur sisteminin çalışması için, dolarizasyonun önlenmesi gerekir. Döviz mevduatı son bir yılda 20- 25 milyar dolar artarak, 110 milyar dolara yükseldi. Bu aynı zamanda devalüasyon beklentisi olduğunu da gösteriyor. Dolarizasyon varken, dalgalı kur sistemi döviz arz ve talebini düzenleyemez. Zira döviz alanların bir kısmı, devalüasyon beklentisi ile alıyor. Yahut elinde döviz tutanlar aynı beklenti ile satmıyor.
· Türkiye de vadeli döviz işlemleri piyasası, döviz fiyatlarının oluşmasına yardımcı oluyor. Kurlarda hızlı iniş ve çıkışı önlüyor. Türkiye’de vadeli döviz işlemleri piyasası oluşmadı.
Bu şartlarda doğrusu, piyasa şartlarını ve halkın beklentilerini dikkate alan “Kontrollü kur sistemi”dir.
Faiz dışı fazla istismar edildi
FAİZ dışı fazla uygulaması da, kamu kesiminde mali disiplin sorununu çözmez.
· İç ve dış borç anapara ödemeleri ve yeni borçlanma bütçe dışında kaldığı için, faiz dışı bütçe fazlası borç stokunu kontrol edemiyor. Borçlanmak Hazine’nin nakit ihtiyacına göre yapılıyor.
· Özelleştirme gelirlerinden yalnızca Telekom bütçeye gelir kaydedildi. Diğerleri Hazine’de fon hesabında tutuluyor. Bu fondan KÖYDES’ ve AKP’li belediyelere kaynak aktarılıyor. Belediyeleri uzun vadeli borçlandırıyor. Merkezi devlet bütçeden yapması gereken hizmetlerin bir kısmını bu belediyelere yaptırıyor.
· Bu şartlarda faiz dışı bütçe fazlasını da gündemden kaldırmalıyızÖ Kaldı ki bilenler faiz dışı fazlanın bir önemi olmadığını biliyor.
Ayrıca belediyelerin bütçelerini de Meclis denetiminden geçirmek gerekir. Mahalli idarelerin ihale gibi harcamalarını önceden Sayıştay denetiminden geçirmek gerekir… Sayıştay’da mahalli idarelere bakan özel bir bölüm oluşturmak gerekir.
Faiz dışı bütçe fazlası yerine “En az Kamu açığı” gibi yeni çözümler getirmeliyiz.