Faiz de Kritik Hafta

Temmuz ayı finansal yatırım araçlarının TÜFE’ ye göre yıllık bazda reel getiri oranları , TÜİK tarafından açıklandı.

Finansal yatırım araçları içinde bir yılda reel kayıp getirenler ;

  • Devlet İç borçlanma Senetleri ; yüzde -14,67
  • Mevduat Brüt faizi ; yüzde -9,27
  • BİST 100 endeksi ; Yüzde -1,76

Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) ‘ devlet  tarafından ihraç edilir. Ancak bu senetler ikincil piyasada , Borsa ve Bankalar Arası Tahvil piyasasında , da yatırımcılar arasında alınır  ve satılır.

Mevduatta eksi reel faiz doğrudan yatırımcıyı etkiler. Temmuz ayı itibariyle Brüt mevduat faizi yüzde eksi 9,27 oranında reel kayıp getirdi. Stopajı katmazsak , bir yıl önce Temmuz da  bankaya 100 lira yatıranın bu parasının satın alma gücü bu temmuz da 90,73 liraya geriledi. Parasının eridiğini gören parasını neden TL’ de tutsun ?

İktidar bu hesaplara bakmıyor mu ? Yoksa bakmak işine mi gelmiyor . Aksi halde enflasyonu düşürmeden faizlerin düşmesini  istemek iktisadi açıdan anlamlı olmaz.

Merkez Bankası Gösterge faizi yüzde 19, temmuz ayı TÜFE oranı yüzde 18,95 . Bu verilere göre bakarsanız reel faiz sıfırdır.

Bankalar ise  Mevduata faizine MB gösterge faizinin de altında faiz veriyorlar.

MB verilerine göre ; Bankalarda açılan mevduata , toplam mevduat üstünden uygulanan ortalama faiz oranı TÜFE’ den düşük , yüzde 18,25 dur. Buna karşılık Bankaların ihtiyaç kredilerine uyguladıkları faiz oranı yüzde 24,40 ‘tır. Yani bankalar mevduata eksi 0,6 yüzdelik puan reel faiz veriyorlar buna karşılık  ihtiyaç kredilerinden 4,6 yüzdelik puan reel faiz alıyorlar.

Eksi reel faiz eğer yatırım ortamı olursa, yatırımlar için teşvik demektir .Ancak bu gün hukuki , demokratik ve siyasi altyapı sorunlu  ve bunlara bağlı güven bunalımı olduğu için yatırım yapılmıyor.

Bundan sonra ne yapılması gerekir ?

1.Merkez Bankası , nominal faizi artırarak enflasyonun üstünde tutmaya devam etmelidir. Temmuz ayı TÜFE oranı ve Merkez bankası gösterge faizine göre şu anda reel faiz sıfırdır. ABD ve Avrupa da reel faiz sıfır veya eksi 1 olabilir. Ama Türkiye’nin ülke riski yüksektir. Ülke riskini ölçen CDS oranı 5 yıllık tahvillerde 391 baz puan , on yıllık tahvillerde 413 baz puandır. Reel faiz 4 puan veya en azından 3 puan olmalıdır. Yani Merkez Bankası 12 Ağustosta gösterge faizini 3 puan artırıp ,yüzde 22 yapmalıdır.

MB gösterge faizini artırmazsa ne olur ?

  • TL yüzde 40 oranında daha düşük değerde olmasına rağmen kur artar.
  • Kur artışı enflasyonu artırır.
  • Özel sektör ve bankalar döviz borçları nedeni ile zora girer.
  • Türkiye’ nin dış borç temerrüt riski artar.
  • Güven olmadığı için Kur ne kadar artarsa artsın, döviz bozduranlar önemsiz oranda kalır.

2) Kanunla banka karlarına sınır getirilmelidir. Kırılgan ve spekülatif ortamda , üretici ve tüketici de panik içindedir. İktisadi ajanlar da bu panik içinde kendi çıkarlarını maksimize etmek için , karlarında ve fiyatlarında spekülatif artışlar yapar. Bunu önlemek yasa ile olur. Bankaların kar marjı her işlem için yüzde 20’de tutulmalıdır. Bu durumda kredi faizleri de düşer

Aynı zamanda 4 kamu bankasını hızla özelleştirmek gerekir. Siyasi iktidar kamu bankalarını siyasi popülizmde kullanıyor. Bu yolla banka zararları hazine tarafından karşılanarak halka  sosyalize edilmiş oluyor. Ayrıca aynı kamu bankaları bu zararları telafi etmek için diğer işlemelerine zam yapıyor.

Faiz ve enflasyonda oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Sürekli faizle oynamak yerine ;  İstikrar programı yaparak , yapısal sorunları çözerek , güven yaratarak önce enflasyonu önleyebiliriz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir