En Kötüsü Geldi: Ekonomide Panik Başladı

Çok kriz yaşadık , ancak bu güne kadar ekonomide panik yalnızca 1958 yılında yaşadık. Şimdi daha da  ağırına girdik.

Krizin çözümü var:  ilk adım Devalüasyondur. Sonrasında istikrar programı gelir.  1946 krizinden sonra  yüzde 40, 1994 krizinden sonra yüzde 36 devalüsyon  yapıldı . Arkasından istikrar programları yapıldı.

2001 krizinden sonra  dalgalı kur sistemine  geçildi , TL piyasada yüzde 40’a yakın değer kaybetti. Güçlü ekonomiye geçiş programı yapıldı. Sonradan aynı yıl 8 ayda TL de değer kaybı ekim 2001 de  yüzde 141 olmuştu.

Bir gecede en yüksek devalüasyon 1958 yılında , yüzde 220 oranında Demokrat Parti döneminde yapıldı.  O dönemde vatan cephesi şeklinde siyasi kamplaşma vardı. Hapisteki gazeteci sayısı artmıştı. Muhalefet  liderine saldırılar  yapılıyordu. Enflasyon da yüzde 19 olmuştu.Ekonomik ,  hukuki ve siyasi şartlar bu güne benziyordu.  Bir panik havası vardı. O yıl Türkiye dış borçlarında temerrüde düştü ve Moratoryuma gitti.Hükümet zorunlu olarak İMF ile istikrar programı yaptı.

1958 İstikrar programında; Devalüasyon , Dış Borç Ertelemesi; Para ve Maliye Politikasında Kısıtlamalar; Dış Ticaretin Serbestleşmesi, KİT Fiyatlarının serbestleşmesi vardı.

Bu gün TL kuru yüzde 40 daha düşük değerdedir. Ekonomik ve siyasi alanlarda   panik yaşıyoruz. Bu günkü siyasi iktidar bu paniği tırmandırıyor.  Anketlerden etkilenmiş olacak ki , önceden rafa kaldırdığı demokrasi ve hukukun üstünlüğü yanında şimdi  laiklik karşıtı uygulamaları  da tırmandırdı. Adli yılın açılışında bunu yaşadık. Afganistan’da Taliban’ın yaptıkları tüyler ürpertiyor. Biz hala ABD çizgisinde Taliban ile kabil hava alanı için görüşüyoruz. Afganlar akın , akın girdi. İktidar veya muhalefet herkes  tedirgin oldu.

Öte yandan iktidarın kendi içinde geçmişine ait vicdan hesaplaşmaları arttı. Bu hesaplaşmalar ,  iddia düzeyinde kalsa bile , toplumu tedirgin ediyor. Bu nedenle kara  para sahipleri ;  para  aklamak için gayrimenkule hücum  etti. Yabancı para mevduatı da son ayda 4 milyar dolar arttı ve 236,2 milyar dolara yükseldi…  Ama bu panik içinde parasını  dolarda tutmak istemeyenler de  gayrimenkul almaya başladılar. Onun  içindir ki gayrimenkul fiyatları tırmandı.

Bir diğer sorun Finansal sektörde yaşamaya başladık. İkinci çeyrekte bütün sektörlerde yüksek büyüme var ve fakat finans sektörü eksi yüzde eksi 22,7 oranında daraldı. Popülist amaçlı verilen KOBİ  kredileri gibi kredilerde dönmeyen kredi  riski arttı.

Enflasyonda panik içinde artıyor. Ağustos Enflasyonu yüksek çıktı. Siyasi iktidar  buna karşılık ne gibi önlemler alınacağını açıklayarak , halkı rahatlatması gerekirdi. Ne var ki AKP genel Başkanı Erdoğan , ‘’Enflasyon yalnızca Türkiye’nin sorunu değil, Dünyanın sorunu ‘’ dedi.

Oysaki Merkez Bankası Temmuz 2021 enflasyon raporunun  12 Sayfasındaki  Grafik :2.1.8 ‘deki veriler, Dünyada bir enflasyon sorunu olmadığını gösteriyor. MB ‘nın bu raporunda ; bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde  yıllık TÜFE  oranlarının  Brezilya , Güney Afrika ,Meksika , Polonya , Rusya , Romanya , Macaristan , Hindistan  ve  Şili’de yıllık yüzde 5’in altında , Endonezya’ da yüzde 2 ve Rusya’da yüzde 8 olduğu açıkça yazıyor. TÜFE  Yalnızca bizde yüksek yüzde 19’dur.

Hükümetten Merkez Bankasının bu raporunu gören olmadı mı ? Merkez Bankası aynı zamanda Hükümetin danışmanıdır.  Acaba MB Sayın Erdoğan’a kasıtlı olarak ve yanıltmak için mi yanlış bilgi veriyor ?

Bu gerçekler herkesi daha çok tedirgin etti. Zira normalde enflasyonu dünya sorunu olarak gösterip , görmezden gelmek halkta  yönetim zaafiyeti olarak algılanıyor  ve panik yaratıyor.

Sonuçta panik havası enflasyonun da artmasında etkili oldu.

Ağustos ayında  yurt içi ÜFE yıllık olarak yüzde 45,52 oranında arttı. Yİ-ÜFE aynı zamanda maliyet artışını gösteriyor. Üretimde ortalama  yüzde 40 ithal girdi kullanıyoruz. Kur artınca ithal girdi fiyatları da artıyor ve üretim maliyetlerine yansıyor. Oysaki Geçen sene Ağustos ayında  ortalama dolar kuru 7,2847 TL idi , bu sene Ağustosta ortalama 8,4857 oldu. Yanı kur yüzde 16 oranında arttı. Üretime yansıması yüzde 6,4 oranında oldu. Enerji fiyatları yüzde 59,39 oranında arttı. Ama enerjinin maliyete etkisi  de girdi oranı kadardır.  İşçi ücretleri de enflasyonu geçmiyor ve hatta sonradan enflasyon farkı veriliyor.

Ne oldu da üretim maliyetleri yüzde 45,52 oranında arttı ? Tek nedeni üreticinin yerine depoma yeni mal koyamam diye panik içinde fiyat Artırıyor. Aksak rekabet ve Oligopol piyasa yapısı da bunu kolaylaştırıyor.

Bir panikte ufukta var … Enflasyon yüzde 19,25 oldu. MB gösterge faizi için bu günkü değerlere göre  reel faiz oranı eksi 0,21 e oldu. Türkiye’nin dışarıda iflas risk pirimi 3,8 yüzdelik  puandır. Bu şartlarda  hala MB faizlerini düşürmek isteyen veya yüzde 19 seviyesinde kalmasını isteyenler gerçek kur lobisidir. Kur patlamasını isteyenlerdir. Ama yeni bir kur şoku, krizi derinleştirir, yoksulluğu artırır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir