Dün Dolar kuru 8,1596 idi. Bu kurdan bir aylık enflasyonu ihmal edersek ve bu bir ayda Euro-Dolar döviz sepetinin sabit kaldığını varsayarsak dün itibari ile Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksi 61,87’dir. Yani TL değeri dolar karşısında yüzde 38 oranında daha düşüktür. Reel kur endeksine dolar /TL denge kuru bir dolar =5,048 lira olması gerekiyor.
Döviz her dönemde Türkiye’nin yumuşak karnı olmuştur. Ama hiçbir dönemde TL bu kadar değer kaybetmemişti , kur sorunu hayatımızı bu kadar zorlaştırmamıştı ve ülke riskini bu kadar artırmamıştı. Maalesef riskler artarak devam edecektir. Çünkü ;
1. Döviz ihtiyacı artmaktadır.
2021 Şubat ayında , yıllık cari açık 37 milyar 786 milyon dolar oldu. Bu açık devam eder , çünkü ;
- Üretim yüzde 40 oranında hammadde ve aramalı olarak ithal girdiye bağımlıdır. İthalat düşerse , üretimde düşer .
- İhracat malı üretiminde de yine yüzde 70 oranında ithal girdi kullanıyor. Bu nedenle dış ticaret açığı kaderimiz oldu.
- Pandemi nedeni ile turizm gelirlerimiz düştü.
2. Cari açık iki yolla kapatılır. Birisi uzun dönem Türkiye de kalacak doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişidir. Diğeri dış borçlanmadır.
En iyi yol, doğrudan yabancı yatırım sermayesidir. Türkiye ye doğrudan yabancı yatırım sermayesi artık gelmiyor. Söz gelimi şubattan Şubata son bir yılda ;
Türkiye ye giren yabancı yatırım sermayesi toplamı 4 milyar 367 bin dolardır. Bunun 4 milyar 251 milyon doları yabancıların Türkiye’den doğrudan veya vatandaşlık almak için gayrimenkul alımlarından geldi. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi ise yok seviyesinde , yalnızca 116 milyon dolar oldu.
3. Dış borç stoku 450 milyar dolardır. Dış borç GSYH oranı yüzde 60’ olarak yüksek değildir. Ancak dış borçları ödemekte zorlanıyoruz , Çünkü;
Türkiye’nin dış borç ödeme kapasitesi düşüktür. Zira dış borçları ödemek için önce fert başına gelir artışı yaratmak gerekir. Türkiye de son yıllarda fert başına GSYH artışı sıfır veya düşüktür. Sonra bu geliri dövize çevirmek gerekir. Döviz sorunu da malumdur.
Dış borçlarda iflas risk primi (CDS) 425 baz puandır ve bu oran çok yüksektir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu oran ortalama olarak 100 baz puandır. Bu nedenle Türkiye yeni borçlanmayı en az yüzde 7 faiz oranı ile yapıyor.
4. En büyük sorun Merkez Bankasının döviz rezervlerinin eksiye geçmiş olmasıdır. 16 Nisan 2021 itibariyle Merkez Bankası döviz rezervleri ;
- Toplam rezerv , 89,6 milyar dolar.
- Krediler ; (eksi )23,3 milyar dolar ,
- Döviz forward ve futurları ; (Eksi ) 54,5 milyar dolar ;
- Şarta bağlı yükümlülükler ; (eksi )45,1 milyar dolar ;
- Merkez bankası net rezerv ; (eksi ) 33 milyar dolardır.
- Merkez bankası verilerine göre ; Merkez Bankasının şubattan şubata son bir yılda döviz rezervleri 27,4 milyar dolar azaldı.
Merkez Bankası rezervleri dış borçlar için bir teminattır . TL için güven unsurudur.
Son yarım yüzyıldır , mesleğim gereği ekonominin içinde oldum. Bu günkü kadar endişe duymadım. Endişemi ancak ;‘’Bindik Bir Alamete Gidiyoruz Kıyamete ‘’atasözü, ile ifade edebilirim.
Her ekonomide istikrarda bu tür aşırı bozulma , siyasi iktidarlarda panik yapar. Panik içinde verilen kararlar , istikrarı çıkmaza sokar. Bu nedenle siyasi iktidara ;
- İdeolojik guruplara taviz vererek ayakta kalmanın çıkmaz bir yol olduğunu ;
- Başkanlık sisteminin Türkiye şartlarına uymadığını , yeniden parlamenter sisteme dönmek gerektiğini ;
- İnsan hakları , siyasi özgürlükler , hukukun üstünlüğüne dönmeden , ekonomk sorunları çözülemeyeceğini ;
- Planlama ve politika olmadan günbirlik poltikalarla koca Türkiye’nin yönetilemeyeceğini ;
Hatırlatırım.