2010 yılı için, Türkiye de öngörülen büyüme oranı, plan ve programlarda yüzde 3.5 olarak tahmin ediliyor. Büyüme oranının artı çıkması, baz yılı olması hesabıyla, 2009 yılında yüzde 6 dolayında küçülme yaşamasının etkisiyle olacaktır. Gerçekte ise toplum refahında bir artış olmayacağı anlaşılıyor.
Toplumsal refahı etkileyen en önemli olumsuz faktör, işsizlik oranıdır. Orta vadeli programa göre 2010 yılında işsizlik oranı yüzde 14.6 olacaktır. Bu demektir ki iş aramayıp, iş başı yapmaya hazır olan işsizleri de katarsak, 2010 yılında işsiz sayısı yine 6 milyon dolayında olacaktır. Bu anlamda gerçek işsizlik oranı da yüzde 20 dolayında olacaktır. Beş kişiden birinin işsiz olduğu bir ekonomide toplumsal refahtan bahsetmek imkansızdır.
2010 yılında maalesef, hem yeni işsizler olacak, hem de mevcut işsizlerin durumu kötüleşecektir. Çünkü, kriz nedeniyle işsiz kalanlar, işsizlik sigortası fonundan ödenek aldılar. Bu ödenek işsize iş buluncaya kadar devam etmesi gerekirken, yasaya göre belli bir süre veriliyor. İşsiz yeni iş bulmasa da ödenek kesiliyor. Sonuçta krizden işsiz kalanların 2010 yılında alacakları bu ödenekler de kesilecek ve işsizler daha zor durumda kalacaktır.
Yine, işsiz kalanların bir kısmı elinde avucunda ne varsa sattı… Geçindi. Şimdi satacakları birikmiş tasarrufları da kalmadı.
Bazı işsizler borçlanarak geçindi. Borç sınırının da sonuna geldiler. Bazıları da borçlanmadığı halde, 2010 yılında zorunlu olarak borçla geçinecekler.
Siyasi iktidarın, işsizliği düşürmek için özgün bir programı bugüne kadar hiç olmadı. Bundan sonra da olmayacağı anlaşılıyor. Sıcak para ve varlık satışına bağlı bir yaşama tarzını benimseyen bir iktidarın zaten istihdam politikası olamaz.
Mamafih, devleti küçültme politikası gereği, devlet altyapı yatırımları, duble yol sloganı dışında, hemen hemen kalmadı. Örneğin, 2002 yılında, bütçede yatırım ödeneğinin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içindeki payı yüzde 2.5 iken, AKP iktidarında bu oran düştü. 2009 yılında yüzde 1.6’a kadar geriledi.
Devlet altyapı yapmayınca, özel sektör de üstüne fabrika kurmaz.
Bunun içindir ki, DPT kayıtlarına göre, özel sektör sabit sermaye yatırımları, 2008 yılında yüzde 5.9 ve 2009 yılında ise yüzde 21 oranında geriledi. Elbette bu gerilemede krizin de payı var. Ancak temel neden hükümetin bir yatırım politikasının olmayışıdır.
2010 yılında memurun da satın alma gücü düşecek… Memura ekonomediki büyümeden refah payı verilmeyecek.
Memura 2010’un ilk yarısında, yüzde 2.5 ve ikinci yarısında da yine yüzde 2.5 oranında zam verilecek. Ancak ilk yarıda yapılacak yapılan yüzde 2.5 oranındaki zammı, yüzde 2.4 olarak gerçekleşen ekim ayı enflasyonu şimdiden götürdü.
2010 yılında enflasyon yüzde 5.8 olarak öngörülüyor. Memura verilen yüzde 2.5 artı 2.5 zammın yıllık ortalaması ise 3.78 ediyor. Yani enflasyon da memurun bir kısım satın alma gücünü düşürecek.
Ayrıca 2010 için memura büyüme hedefi olan yüzde 3.5’ten refah payı da verilmiyor. 2010 yılı için yüzde 3 dolayında olan verimlilik artışından da pay verilmiyor.
Memurun göreceli olarak yoksullaşmasını önlemek için, enflasyon yüzde 5.8, büyüme yüzde 3.5 ve verimlilik artışı yüzde 3 olarak, 2010 için verilmesi gereken zam oranı yüzde 12.3’tür. Bunlar daha yüksek oranda gerçekleşirse, ayrıca farkını da vermek gerekir.
Şimdi verilen, memurun hakkının dörtte biridir.