BEYİNLERİMİZ ABD’DE DAHA İYİ ÇALIŞIYOR…

Nobel Ödüllerini vasiyet eden, Alfred Nobel İsviçrelidir. Nitrogliserini geliştirmiş ve dumansız barutu yapmıştır. Öldüğünde 33 milyon 200 bin Kron miras bıraktı ve bu mirasın her yıl insanlığa hizmette bulunanlara ödül olarak verilmeye başlandı.  

Nobel Ödülleri 1901 tarihinde fizik, kimya, edebiyat, barış ve Fizyoloji veya Tıp alanlarında verilmektedir. Ekonomi dalında ise Nobel Ödülü 1968 yılından itibaren Alfred Nobel’in anısına İsveç  The Sveriges Riksbank tarafından finanse edilerek verilmektedir. 

2011 yılına kadar verilen 826 Nobel ödülünün 333’ünü ABD aldı. Bu ödüllerden 79’unu alan bilim insanları 30 farklı ülkeden Amerika’ya gelen insanlardır.

 

 

Türkiye’den ABD’ ye gidenlerden ilk defa bu sene Prof.Dr. Aziz Sancar Nobel kimya ödülünü kazandı.

Farklı ülkelerden ABD’ ye giden bilim insanları, kendi ülkelerinde kalsaydı acaba yine aynı başarıyı gösterebilir miydi? Gösteremezdi… Zira bu ülkelerde bilimsel altyapı yatırımları ve AR-GE fonları ABD’ deki kadar gelişmiş değildir. Tek başına ABD’ nin AR-GE harcamaları dünya toplamının üçte biri kadardır.

Türkiye AR-GE harcamalarına yeterli kaynak ayırmıyor. Ayrıca, gelişmiş ülkelerde Ar-ge harcamalarının çoğu özel sektör tarafından yapılırken, Bizde her şey devletten beklendiği için özel sektör’ün AR-GE harcamaları düşüktür.

Bizimde üye olduğumuz OECD ülkelerinin ortalaması olarak, AR-GE harcamalarının Milli gelire oranı yüzde 2.5 dolayında iken Bizde yüzde 1 dolayındadır.  Türkiye 2011 yılında toplam AR-GE harcaması 11.1 milyar liradır. Bu harcamanın yüzde 45.’5’i Yükseköğretim, yüzde 43.2’si özel sektör ve yüzde 11.3’ü kamu kesimi tarafından yapılmıştır. 

Özel sektör içinde AR-GE’ye kaynak ayıran şirket sayısı sınırlıdır. 2012 yılında 20 şirketin yaptığı AR-GE harcamalar aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

EN FAZLA AR-GE HARCAMASI YAPAN İLK 20 ŞİRKET 

 

Araştırma altyapı eksikliği, Türkiye’nin beyin göçü vermesine neden oluyor. Yurt dışında eğitim yapanların bir kısmı daha iyi çalışma ve araştırma imkanları olduğu için, eğitim yaptıkları yabancı ülkelerde kalıyor ve o ülkelerde başarılı oluyorlar. Bir kısmı da Türkiye’den gidiyor.

İster Devlet Üniversitesi olsun isterse vakıf Üniversitesi olsun Yükseköğrenim görmüş vasıflı işgücünün eğitim maliyetini toplum karşılıyor.  Vakıf üniversitelerine verilen imtiyaz ve destekler de toplum tarafından karşılanıyor.

Bir insanı eğitmek ve uzman yapmak beşeri yatırımdır. Bu yetişmiş –vasıflı ve hazır olan iş gücünün, başka bir ülkede çalışmak üzere gitmesi, Türkiye’nin bir fabrika kurup, onu yabancı bir ülkeye bedava devretmesine benzer.

Beyin göçünün topluma maliyeti yalnızca bir beşeri yatırımın kaybına eşit değildir. Ayrıca ülke bu beyinlerin getirisinden de mahrum olmaktadır.

Son yıllarda, siyasi ve sosyal alanda ortaya çıkan kaos’ta beyin göçünü hızlandırdı. Başarısızlık bu günkü siyasi kadroların ve siyasi yapınındır. Eğer değişmezse, beyin göçü devam edecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir