Asgari Ücrette Reel Artış, Ekonomik İstikrara Destek Olur

TİM Başkanı, “2023 yılında eğer üretici ve ihracatçı 500-600 dolar gibi asgari ücret gibi rakamlarla karşılaşırsa rekabetçiliğimizi çok daha fazla kaybederiz. 2023 yılında ortaya koyduğumuz 275 milyar dolar ihracat hedefimizi yakalama şansımız kalmaz” dedi.

TÜİK verilerine göre 2015 yılında 100 dolara ihraç ettiğimiz bir malı, şimdi 107,1 dolara ihraç ediyoruz. Buna mukabil 2015 yılında 100 dolara ithal ettiğimiz malı bugün 143,9 dolara ithal ediyoruz. TİM başkanlarından birisi ihracat malı içinde ithal girdi payının yüzde 70-80 dolayında olduğunu açıklamıştı. Yani ihracatın önündeki engel hükümetin yanlış faiz ve kur politikasıdır. Asgari ücret artışının ihracata negatif etkisi devede kulak kalır.

Yine TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meclis Başkanı da “Asgari ücret ve olası bir kur artışında genel giderler yükselecek. ‘’ dedi.

Aslında ise; asgari ücretlerde reel artış, aynı zamanda talebi de artırır. Fiyatlar bir defa artarsa, bu enflasyon değildir. Enflasyon hükümetlerin yanlış politikaları nedeni ile fiyatlar genel seviyesinin sürekli artmasıdır.

Kaldı ki; Asgari ücret, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.

Eğer çalışana daha düşük ücret verirseniz, işgücü verimliliği düşer. Üretim daralır ve üretici kaybeder. Oysaki işçinin geçim derdi olmazsa, işgücü verimliliği artar, verimlilik artışından hem üretici kazanır, hem de mal arzı artacağı için fiyat istikrarı sağlanmış olur.

Geleneksel anlayış asgari ücret artışlarının istihdam olumsuz etkileyeceği ve bu artışların otomasyona yönelmeyi hızlandıracağını savunur.

Neo-klasik iktisat teorisine göre; asgari ücretlerin artırılması istihdamda düşmeye neden olur. Neo-klasik iktisadın gösterdiği gerekçelerden birisine göre; asgari ücret maliyet artışı yaratır. Bu etkiye ‘’ölçek etkisi ‘’deniliyor. Maliyet artınca firmalar da ürettikleri işletmeleri mal ve hizmetlerinin fiyatlarını yükseltmek zorunda kalırlar. Yüksek fiyat o mala olan iç ve dış talebin düşmesine neden olur. Üretimde ve istihdamda gerileme yaşanır.

İkincisi, yüksek asgari ücret işçi çalıştırma maliyetini artırır. Firmalar teknoloji yoğun yatırımlara kayabilir. Bu etkiye “İkame etkisi” deniliyor.

Neoklasik yaklaşımda bu paradigma, bu alanda 1990 sonrasında yapılan ampirik araştırmalar ile sona ermiştir. Özellikle Neoklasik paradigma Card ve Krueger’in 1990’lı yıllardaki çalışmalarından sonra sorgulanmaya başlanmıştır.

2021 de iki alanda verilen Nobel ekonomi ödüllerinden birisini David Card kazandı. Konu 1994 yılında Alain B Krueger ile birlikte yaptıkları bir araştırmaya dayanıyor.

1992 yılında New Jersey _ Pennsylvania eyaletlerinde 400 fast-food sektöründe gözlem yaptılar. Her eyalet kendi asgari ücretini belirledi. New jersey saatlik asgari ücreti 5,05’ dolara çıkardı. Pennsylvania ise 4,25’ dolarda sabit tuttu. Araştırmadan çıkan sonuç; Asgari ücretin artırıldığı New Jersey’de istihdam da arttı.

Bu araştırma ücret artışı ve istihdam arasındaki neoklasik ve geleneksel anlayışı yıkan bir araştırma oldu. 

Sonuç olarak; işverenin asgari ücretlerde reel artışın, kendisine daha yüksek verimle geri döneceğini bilmelidir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir