KAYIT DIŞI SİYASET

TÜSİAD Başkanı, “Cumhuriyetin 84 yıllık kazanımlarını, rejimin laiklik gibi temel niteliklerini değiştirmemesi gerektiğini” söylüyor.

Geçmiş ola… TÜSİAD geçen yıla kadar, AKP hükümetini kayıtsız şartsız destekledi. Bu desteğin arkasında yatan gerçek sebep, işadamlarının hükümetlerden beklentileri oldu. AKP bunu iyi bildiği için, işadamlarını kullandı. Görünüşte böyle davrandı. Ancak el altından kendi sermayesini oluşturdu.

2003 yılında Gözcü Gazetesi’ndeki bir yazımda, TÜSİAD’ın AKP’ye övgü yağdırması vesilesiyle, “Zaman gelecek Türkiye’de servetlerin el değiştirdiğini göreceksiniz” diye yazmıştım. Servetlerin el değiştirmesi büyük ölçüde gerçekleşti. Gerçekleşiyor.

Yabancı bir işadamı bana, “Şimdiye kadar devlet imkanlarından onlar faydalandı. Bunlar bekledi. Şimdiden sonra da bunlar faydalanacak.”
Medya da payını alacak

MEDYA DA payını alacak. AKP’ye destek çıkanların medyası da elden gidecek. Anlaşılan her şey sırayla ve kayıt dışı siyaset yoluyla yapılıyor. ATV ve Sabah’ın satışı, herhalde mevcut medya için düşünme ve gerçekleri görme imkânı yaratmıştır.

Medya sektöründe birçok gazete bedava dağıtılıyor. Değirmenin suyu nereden geliyor? Halk bedava gazete ile nasıl etkilenmek isteniyor? Toplumun bu hususu da iyi analiz etmesi gerekiyor…

AKP ve Hükümet, siyaseten hedefini doğru söylemiyor… Siyasette el altından hedef gerçekleştirmeye herhalde “kayıt dışı siyaset” demek gerekiyor.

Dünkü medyada yer alan bir habere göre, Zeitung Gazetesi Paris’te keman ustası Renaud Capucon ve piyanist Fazıl Say’la bir söyleşi yaptı. Söyleşide Fazıl Say şunları söyledi:

“Bizim Türkiye rüyalarımız biraz öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. İslamcılar zaten kazandı, biz yüzde 30 onlar ise yüzde 70. Başka yere taşınmayı düşünüyorum.”

Bu sözün bir yönü, birçok insanın siyasi gidişten ve getirilmek istenen negatif toplumsal dönüşüm hareketinden rahatsız olmasıdır.
Teslim olmak fayda vermez

DİĞER bir yönü ise “Korkunun ecele faydası yoktur” sözünü hatırlatmasıdır.
Fazıl Say, Türkiye için önemli bir semboldür. Ancak bu ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içenler, bu milletin yücelttiği insanlar, önce bu tür risklerle mücadele etmelidir. Mutlak olan Fazıl Say gibi değerlerin bu mücadelede daha etkin olacağıdır.

Negatif sosyal dönüşüm gerçekleştirmek isteyenler bu konuyu iyi biliyor. Morali bozulan insanların kaçacağını iyi hesap ediyor… İran örneğinde yaşandı. O zaman Türkiye’ye bir milyon İranlı’nın geldiği açıklanıyordu.
Nüfusun yüzde 30’u, yani 22 milyon insanın da kaçması söz konusu olamayacağına göre, geriye politikayı şeffaflaştırmak ve bunun için mücadele etmek kalıyor.

Son kale, Anayasa’dır. Sivil ve demokratik Anayasa sözü bir kılıftır. Anayasa’yı değiştirmek isteyenlerin gerçek hedefleri, sembolü türban olan negatif dönüşüm sürecini hızlandırmaktır.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir