EKSİ FAİZ, GİZLİ VERGİ DEMEKTİR

1970 ‘li yıllardan sonra enflasyon oranları artmaya başladı. 1977 yılında enflasyon yüzde 28 olmuştu, ancak bankaların mevduata verdikleri faiz oranı değişmemişti. Yüzde 9 idi. Merkez Bankası reeskont faiz oranı da yüzde 9 idi. 1977 de faizler iki puan artarak yüzde 12’ye çıkarıldı. Ne var ki aynı yıl enflasyon oranı yüzde 47 oldu. 

1980 yılı başında 100 lirası olan birisi bu parasını yastık altında tutarsa, aynı yılın sonunda, 100 liranın satın alma gücü 48 liraya geriliyor, eğer bankaya yüzde 33 faizle mevduata yatırırsa 66 liraya gerilemiş oluyordu. (Aşağıdaki tablo ) 

Devlet faizi düşük tutarak, tasarrufu olanın cebinden parasını enflasyon yoluyla bankalara veya devlete aktarmış oluyordu. Soygun gibi.  

 

 

Halkın yüksek enflasyon tecrübesi yoktu. Halk yüksek enflasyon düşük faiz tuzağına yakalandı.  

Söz gelimi 1978 yılında parasını yüzde 20 faizle borç veren birisi, övünerek yüksek faizle borç verdiğini bana anlattı. Bende bu sene enflasyonun ne olacağını biliyor musun dedim.  Reel olarak parasının nasıl eriyeceğini anlattım. Bilmediği anlaşılıyordu. 

 

Eksi reel faiz 1970 sonrası başladı. 1978 yılına kadar sanayici de bankalardan enflasyonun altında faizle kredi kullanarak yatırım yaptı. Yani yatırımların bir kısmı enflasyonla finanse edildi.1978 ve sonrası anarşi arttığı için kimse yeni yatırım yapmadı.  

Böyle bir deneyim yaşamış bir ekonomide, bu günde Hükümete ve Merkez Bankasına reel faizleri aşağıda tutmak isteyen bir anlayış hakimdir.  

Aşağıdaki tabloda hesaplanan mevduat reel getiri oranları, Mevduat brüt faizi olarak TÜİK’in her ay ilan ettiği ‘’ Finansal yatırım araçlarının reel getiri oranları ‘’ndan hazırlanmıştır. 

TÜİK, Hesaplamalarda kullanılan mevduatlara uygulanan faiz oranları için, bünyesinde en çok mevduatı bulunduran 11 bankanın uyguladıkları 1 yıllık vadeli mevduat faiz oranlarının aritmetik ortalamasını kullandığını belirtmektedir.  

2012 yılından beri mevduat nominal faiz oranları enflasyonun altında kaldığı için beş yıldan beridir brüt reel faiz oranları eksi çıkmaktadır.

Nominal Mevduat faizinden yüzde 10 ile yüzde 15 arasında da

Stopaj kesilmektedir. Eğer stopajlar da hesaplanırsa, mevduat reel faiz oranları daha düşük kalacaktır.  

 

Yukarıdaki tabloda, 2012 Ocak ayında bankaya 100 lira yatıranın 2016 Ocak ayında, yani beş yıl sonra, elinde satın alma gücü olarak 88.77 lirası kalmıştır. Yüzde 10 Vergi stopajını da koyarsak, bu para 80 liraya geriler.  

Parantez içinde söylemek gerekirse, aslında tasarruf sahibi mevduattan gelir elde etmiyor, tersine parası eriyor. Yani zarar ediyor. Devletin zarardan da stopaj yoluyla vergi alması, hakkaniyete ve hiçbir vergi adaletine sığmaz.  

Sonuç olarak yanlış faiz politikası nedeni ile bankalar ve devlet, 5 yıl içinde vatandaşın cebindeki 100 liranın 20 lirasını haksız ve gizli vergi olarak almıştır. 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir