Cari açığın kendisini ve bugünkü finansman şeklini 2007’de sürdürmek çok zor görünüyor… Cari açık, ekonomide kırılganlığı artırıyor. Son haftada Borsa’daki dalgalanma da, kırılganlığın bizde daha yüksek olduğunu gösterdi.
Cari açığın çözümünde ilk adım, yapılan yanlışları yapmaktan vazgeçmektir… İlk yanlış, dalgalı kur sistemidir… Çünkü,
– Dalgalı kur politikası için gerekli altyapı yoktur:
– Kurların serbestçe oluşmasını sağlayacak, rekabet şartları yoktur.
– Dalgalanmayı azaltacak vadeli işlemler piyasası gelişmemiştir.
– Sıcak para stoku, borçlanma ihtiyacı ve mevcut riskler, YTL faizini uluslararası faizler düzeyine indirmeye izin vermiyor. MB gecelik faizleri ancak 0.25 puan düşürebildi.
– Dolarizasyon olan bir ülkede faiz-kâr makasından dolayı sıcak para girişi, kurlar üzerinde baskıyı artırır. Üstelik dolarizasyon artıyor… Son bir yılda döviz mevduat hesapları 20 milyar dolar arttı.
Çözüm… İç ve dış enflasyon farkını ve kur hareketlerini dikkate alan ve kontrollü dalgalanmayı sağlayacak gerçekçi kur rejimi olan “kontrollü dalgalanma rejimi”ni getirmektir.
Hükümet takla attırıyor
Siyasi iktidar kamu borçlarına da takla attırıyor… Kamu kesimi faiz dışı fazla oranı tutuyor… Ancak kamu borç stoku azalmıyor.
Çünkü, kamu borçları yanlış yönetiliyor…
– Hükümet kamu borçlarında net, brüt ayrımıyla hülle yapıyor… Aslında devletin nakit ihtiyacını gösteren net borcu kamu borcu olarak alıyor.. Belediye ve bazı kamu kurumlarını borçlandırarak onlara hizmet yaptırıyor… Kamunun gerçek borç yükü gizleniyor..
– Kamu borç yükü konusunda derli-toplu ve ekonomik analiz yapmaya uygun veri bulmak imkânı yoktur. Yalnızca konsolide bütçe borç yükünün yayınlanması, yeterli değildir. Yine borç stoku 3-5 ay gecikmeli yayınlanıyor.
– Borç takası yapılıyor.. Borç takası kurumların performansını ölçmede etkin çalışıp çalışmadığı konusunda yanıltıcı bir uygulamadır.
– Dış borçlarda kamu ve özel dış borçların ekonomik etkileri aynıdır. Yalnızca ödeme yükümlülüğü açısından kamu ve özel dış borç anlamlıdır. GSMH’ye etki ve döviz ihtiyacı gibi ekonomik etkileri açısından ayrım yapmanın anlamı yoktur.
Borç stoku riskli sınırda
AKP döneminde dış borç stoku 112.2 milyar dolar arttı. Kısa vadeli dış borçlar da arttı. Kısa vadeli dış borçların artması daha risklidir. 2002 yılında 15.2 milyar dolar olan dış borç stoku, 2007 yılı sonunda 40.3 milyar dolara yükseldi.
TÜRKİYE’NİN DIŞ BORCU (MİLYAR DOLAR)
Toplam 125.0 237.2 112.2
Kamu 83.5 89.7 6.2
Özel 41.5 147.6 106.1
Kısa vadeli 15.2 40.3 25.1
Uzun vadeli 109.8 197.0 87.2
Çözüm olarak… Borç idaresini Hazine’den ayırıp, uzman bir kuruluşa devretmek gereklidir… Bu uzman kuruluş “Borç İdaresi Kurumu”dur.
Borçları yönetmek Hazine’nin ikinci işidir. Eğer bağımsız bir borç idaresi kurulursa, piyasa işlemleri yaparak, borç yükünü daha kolay azaltır. Ayrıca konsolide bütçeden bu kuruma ödenek ayrılır. Böylece anapara ve faiz ayrımı yapmadan borç yükü daha iyi takip edilir.
Yine borç idaresi kurumu, psikolojik olarak iç borçları ödeme niyetinin olduğu imajını verir.