Büyük Resmi Göremeyenler İçin Uyarıdır

Türkiye’nin sorunlarını, ekonomik kriz veya siyasi sorunlar düzeyinde tartışmak, bizi asıl resmi görmekten alıkoyuyor. Ekonomik kriz çözülebilir. Ama daha ağır ve çözümü daha zor olan, demokrasi, hukuk, teokrasi riski, eksen kayması gibi ülkeyi yüzyıllarca geriye götürecek riskler daha doğrusu daha ağır krizler yaşıyoruz.

1- En ağır sorun eksen kaymasıdır.

Eksen kayması, Türkiye’nin 200 yıldır hedefi olan batıdan koparılması ve diktatörler topluluğu olan Şanghay iş birliği örgütüne sokulmasıdır. Cumhurbaşkanı hedefin bu örgüte üyelik olduğunu açıklamıştı.

Anketlerde AKP’nin oyu yüzde 30 dolayında görünüyor. Bu azınlıkla bir partinin, referanduma gitmeden Türkiye’yi 200 yıllık ekseninden çıkarması ve yeni bir eksene sokma hakkı yoktur. Eğer yaparsa AKP bu tarihi sorumluluktan kurtulamaz.

2- Demokratik Türkiye elden gidiyor.

Anayasamızın değiştirilemez ikinci maddesine göre; Türkiye demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir.

Türkiye Anayasa çizgisinden çıkarıldı. Demokrasi, sayın bahçelinin de desteği ile şahsa mahsus başkanlığın   inisiyatifine bırakıldı. Bu nedenle de Dünyada Demokraside en çok kan kaybeden ülke olduk.

Freedom House; dünya özgürlükler evinin demokrasi anketinde Türkiye 2017 yılında, insan hakları ve siyasi özgürlükler olarak, özgür olamayan ülkeler statüsüne geriledi.

The Economist İntelligence Unit (EIU) .2021 raporunda Türkiye karma rejim sınıfına sokuldu. EIU Karma rejimleri ‘’ Düzenli seçim sahtekarlıkları olan, adil ve özgür demokrasiye sahip olmayan, yolsuzluk ve her türlü baskının olduğu ülke grubu ‘’ olarak tarif ediyor.

Almanya Göteborg Üniversitesi “Demokrasinin Çeşitleri Enstitüsü” 2021 Libarel Demokrasi Endeksinde ‘’ Türkiye Dünyada en fazla otoriter rejime kayan 10 ülkeden birisidir ‘’ deniliyor.

Gerçekte de biz vatandaş olarak endekslerin gösterdiğinden daha ağır demokrasi sorunu yaşıyoruz.

3- Hukuk siyasallaştı, Devlet parti devleti oldu.

Dünya hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye 140 ülke arasında en kötü durumda olan 7 ülke, Bengladeş, Venezuela, Çin, Myanmar, Mısır ve İran arasında yer aldı.

Aynı endekste, Doğu Avrupa ve Orta Asya kategorisinde yer alan 14 ülke içinde en sonda 14 sırada yer aldı. (World Justice Project, Rule of Law İndeks)

Kadir Has Üniversitesi ve SODEV tarafından yapılan anketlerde halkta ‘’yargı siyasallaşmıştır ‘’diyor.

Devlet artık liyakat esasına göre değil, iktidarı destekleyen partizanlar esasına göre memur alıyor. Bunun için AKP anket yöntemi getirdi. Dahası AKP mitinglerinde, toplantılarında ve seçimlerde devlet partinin bir organı olarak kullanılıyor.

4- Teokrasi provası yapılıyor.

Teokrasi, dine dayalı yönetim biçimidir. Devlet işlerinin dini temellere dayandırıldığı bir sistemdir. Osmanlıda teokrasi vardı. İran’da teokrasi hakimdir.

Mahir Ünal, Mecliste AKP adına konuşan AKP grup başkan vekilidir.  Ünal ‘’Kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim alfabemizi, dilimizi, bütün düşünmemizi yok etmiştir. ‘’ diyor. Ama yerinden durması Siyasi iktidarında aynı düşüncede olduğunu gösteriyor.

İran 40 yıldır teokrasi altında eziliyor. İran’daki halkın tepkisini hala Emperyalizmin oyunu olarak görenler var.

İran da petrol ve doğal kaynakları olan bir ülke ve fakat halk sürünüyor. Çünkü İran tüm imkanlarını şeriatı yaymak için kullanıyor. Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de militan gruplara destek veriyor ve fiilen asker bulunduruyor. Devrim muhafızları isterlerse giysi ve davranışlarından dolayı bir kadını sopa ile dövebiliyor. İran’da halk özgürlük istiyor. Halkın talebini batı emperyalizmi kışkırtıyor diyenler var. Oysaki Önemli olan halkın özgürlüğüdür. Kim desteklerse desteklesin önemli olan halkın özgürlüğüdür.

İran’da demokratik kesim, zamanında Şah’a karşı Humeyni’yi destekledi. Bahman Nirumand, İran’da Soluyor Çiçekler adlı kitabında bu tuzağı şöyle açıklıyor:

“Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanamayacak, işkence yapılmayacak, hapishaneler kapatılacak, kadınlara eşit haklar tanınacak, giyim serbest olacak, dedi. Biz solcular ise ılımlılardan daha da büyük yanlışlar yaptık.’’

Türkiye’de de 12 Eylül 2010 referandumunda bazı solcular ve liberaller Anayasa değişikliği paketine “Yetmez ama evet” diye oy verdiler. Bu gibiler Türkiye’de bugünkü otokrasinin yolunun açılmasına yardım ettiler. Eminim ki bugün onlar da en az İran’daki solcular kadar pişmandırlar.

5- Ekonomik riskler kriz boyutunu aştı.

Dış borçlarda temerrüt riski oluştu, güven sorunu nedeni ile yatırım yapılmıyor, üretim daha çok ithalata bağımlı hale geldi, Artık Türkiye teknoloji üretemiyor, sanayisizleşme hızlandı. Bu senenin son çeyreği ve önümüzdeki yıllar büyüme düşecek ve işsizlik artacaktır. Enflasyonda kaos yaşıyoruz.

Türkiye’nin temel sorunu bu tablodan kurtulmak ve ülkemizi tekrar Batı standartlarında hukuk ve demokrasi rayına sokmak, eksen kaymasını önlemek, hepimizin vatandaşlık görevidir. Bu tabloyu göremeyip, olayları hala altılı masa ve kişiler üzerinden tartışmak akıl tutulmasıdır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir