Bütçe devletin mali planıdır. Devlet vergi toplayarak, karşılıksız kamu hizmeti yaparak ekonomide kaynakların dağılımını etkiler.
Yine karşılıksız hizmet yaparak, çeşitli sosyal guruplara bütçeden destek sağlayarak, borç faizi ödeyerek toplumda gelir dağılımını da etkiler.
Devletin verdiği çeşitli teşvikler ve vergisel destekler yatırımların hacmini ve dağılımını etkiler.
Hasılı Bütçe İktisat ve maliye politikasının en önemli aracıdır.
Kaldı ki, bütçe politikası konjonktürü de etkiler. Örneğin durgunluk dönemlerinde bütçe açığı, ekonomide canlanmaya imkân sağlar. Enflasyon dönemlerinde ise bütçe fazlası verilerek toplam talebin kısılması sağlanır.
2000 yılından bu güne kadar, IMF’nin isteği ile faiz dışı bütçe fazlası uygulanıyor. Faiz dışı bütçe fazlası, borç faizi ödemelerinin çıkardıktan sonra, bütçe gelirinin bütçe giderinden daha yüksek olmasıdır. Yani faizleri saymazsak bütçe fazla vermektir. Bu fazlanın Gayri Safi Milli Gelire oranına da faiz dışı bütçe fazla oranı deniliyor. Bu oranı tutturmak için hükümetin bütçe giderlerinde kısıntı yapması gerekiyor.
AKP Hükümeti faiz dışı fazla oranını IMF’nin istediğinden fazlasını tutturdu. Şimdi bu oranı düşürmek istiyor.
İç borç stoku arttı
FAİZ dışı fazla uygulamasıyla iç borç stokunun azalması gerekiyordu. Azalmadı, tersine arttı. 2002 yılında 137 milyar YTL olan iç borç stoku, şimdi 270 milyar YTL’ye yükseldi.
Zaten borç anaparaları 1986 yılından sonra bütçe dışına çıkarıldı. Yalnızca borç faizleri bütçeden ödeniyor. Hazine bütçe açığından daha fazla borçlandığı için iç borç stoku arttı.
Tüm kamu sektörü, önce uygulanan “konsolide bütçe” ve şimdi uygulanan “Merkezi yönetim bütçesi” içinde yer almadığı için, hükümetler hile yaparak bütçede faiz dışı fazla oranını ve aynı şekilde kamu kesimi faiz dışı fazla oranını her zaman tutturmuş gösterebilirler.
Örneğin merkezi devletin yapması gereken bazı hizmetleri AKP Hükümeti Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yaptırdı. Buna karşılık büyük şehir belediyeleri Hazine’den çok uzun dönemli kredi aldılar. Yahut Ankara Büyükşehir Belediyesi, kamuya olan borcunun 2.5 milyar YTL’ lik bir kısmını ödemedi.
Özelleştirme gelirleri ve TMSF gelirleri, bütçeye kaydedilmeden Hazine’ye nakit gelir olarak giriyor. Oradan da KÖYDES gibi kuruluşlara nakit transferi yapılıyor.
Bakkal hesabı
AKP Hükümeti bütçeyi bakkal hesabına çevirdi.
Örneğin Sayıştay da 2006 yılı Hazine İşlemler Raporu’nda, hükümetin mali disiplini bozduğunu tespit etti ve hükümeti uyardı.
Raporda yer alan bu işlemler şöyle:
1. Hazine bazı uluslararası kurumlara katılım payı için ve IMF’ye de teminat niteliğinde verdiği bonoları hesaplara kaydetmedi.
2. Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’ndan, Halk Bankası’ndan, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’ndan ve bazı belediyelerden olan 1.6 milyar YTL tutarında Hazine alacakları bütçeyle ilişkilendirilmeden silindi.
3. 2006 yılında, bütçe açığı 6 milyar 250 milyon, buna karşılık aynı yıl net borçlanma bütçe açığının iki katı, 13 milyar 650 milyon oldu. (not: borç anaparaları bütçe dışında olduğu için hükümet hazine vasıtasıyla keyfi olarak borçlanıyor.)
4. Hazine 2006 yılı için alacaklarını muhasebeleştirmediği için, ne kadarının takipteki alacak olduğu bilinmiyor.
Hükümet açığı gizledi
OCAK – eylül 9 aylık bütçe uygulaması ve aynı aylar içindeki Hazine’nin nakit dengesi açıklandı.
Ocak – eylül bütçe açığı 12.2 milyar YTL .
Ocak – eylül nakit açığı 19.2 milyar YTL oldu.
Hazine nakit açığının bir kısmını özelleştirme gelirleri, bir kısmını ise borçlanmayla karşılıyor.
Ocak- eylül 7 milyar YTL özelleştirme geliri olmuş. Hazine de ayrıca 15.1 milyar YTL borçlanmış. Yani borçlanma bütçe açığından daha yüksek olmuş.
AKP döneminde Telekom gelirleri dışında tüm özelleştirme gelirleri bütçe dışında tutuldu. Hükümet bütçe dışında işlem yaparak, bütçede gerçek açığı gizledi.